Yazın gelmesiyle birlikte Kadıköy’ün belli semtlerinde, özellikle de “Barlar Sokağı” olarak bilinen Kadife Sokak ve çevresinde oturanların “azap günleri” başladı. Çoluk çocuk, genç yaşlı binlerce Kadıköylü yıllardır imdat çağrıları yapıyor, fakat ne yazık ki yardım elini uzatan yok. Kadıköy gibi yoğun bir yerleşim bölgesinde mahalle arasında diskotek olur mu, birahanelerin, bahçeli içki evlerinin ses yükselticileri dışarıya çıkartılıp sonuna kadar açılır mı? Olmuş, oluyor; açılmış, açılıyor. Bir saat sınırlaması da yok üstelik, gece yarısı 01.00, 02.00, 03.00… dur durak bilmiyor, tanımıyor işletmeciler.
Müşterilerinin hemen tümü semt dışından gelenler, çevrede uyuyan çocuklar mı, yaşlılar mı, hastalar mı var, akıllarına bile getirmeden zaten desibeli ölümcül derecede yüksek olan müziğe, müziği bastıran, evlerin duvarlarını titreten bas sesine, avazları çıktığı kadar bağırarak, haykırarak, çığlıklar atarak, ellerini çırparak eşlik ediyorlar. Bunlar, tertemiz piknik alanlarında yiyip içtikten sonra arkalarında bir araba dolusu çöp bırakıp evlerine giden o yabanları andırıyorlar; geliyorlar, azıyorlar, insanları uykularından, sağlıklarından ettiklerinden sonra evlerine dönüyorlar. Dönerken de sokak aralarında naralar atıyorlar, otomobilleri tekmeliyorlar, çiziyorlar, kapı girişlerine işiyorlar, kusuyorlar. Onlar evlerine dönüp sızarken, bizler kaçan uykumuzu geri getirmek için koyun sayıyoruz.
***
Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde eşi benzeri olmayan, izin verilmeyen bu rezilliğe kimse “Dur!” demiyor. Yoksa diyemiyor mu? Şimdiye kadar yapılan şikâyetler sonuçsuz kaldığından insanların umutları kesilmiş, bu rezilliğe teslim olmuşlar. Kimileri ise şikâyetlerin sonuçsuz kalmasını bu rezilliğin kaynağındaki işletmecilerin “arkalarının sağlamlığına” bağlıyorlar. Bunu hiç sanmıyorum; çünkü İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Hüseyin Çapkın’ın İzmir’deki görevi sırasında o “arkası sağlam” denenleri nasıl hizaya getirdiğinin yakından tanığıyım; Bursa ve İzmir valilikleri döneminde yakından tanıdığım Emniyet Genel Müdürü Sayın Oğuz Kaan Köksal’ın ise meslek hayatı boyunca hiçbir “arkası sağlama” pabuç bırakmadığını biliyorum.
Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk’ün ise Güneşli Bahçe Sokak’taki son uygulamalarının da gösterdiği gibi gürültü kirliliği konusunda duyarlı olduğu biliniyor.
O halde sonuçsuzluğun başka bir nedeni olmalı, ama ne? Emniyet ve belediye yetkililerinin bir araya gelip bu sorunun yanıtını aramalarında sağlığımız açısından büyük yararı olacağına inanıyorum.
***
Uzmanlar gürültü kirliliğinin çok çeşitli sağlık bozukluklarına yol açtığında birleşiyorlar. Birkaçını sayalım: Kaygı, depresyon, edilgenlik, saldırganlık, grup etkileşiminde bozukluklar, yardımlaşmada isteksizlik, sinir bozukluğu, korku, baş dönmesi, tedirginlik, yorgunluk, zihinsel işlevlerde bozulma. Uykusuzluk ise nabız ve kan basıncında artışa, stres hormonlarının salgılanmasına, solunum değişikliklerine, uyku kalitesinde düşüşe, yorgunluğa, performans azalmasına ve uyku ilaçları ile sakinleştirici tüketimine, giderek bağımlılığa neden oluyor.
İstanbul gibi bir dünya metropolünde, Avrupa’nın kültür başkentinde devlet güçleri ve yerel yönetimler böyle ağır sağlık sorunlarına yol açan böyle bir kent suçuna nasıl göz yumabilirler?
Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nun “23.59” açıklamasının üzerinden iki hafta geçti. Kadıköy’de hiçbir şey değişmedi. Anımsayalım o açıklamayı: “Saat 23.59’dan sonra bütün sesli yayın yapan yerler susacak. Bu konuda kararlıyız. Gerekirse kapatacağız. Bu konuda 81 il valiliğine genelge gönderdik. Gürültüyle ilgili biz yeni yönetmelik çıkardık. Çünkü gürültüden insanlar çok rahatsız oluyor ve iş verimi düşüyor. Hasta, işe gidecek, hastanede ameliyat yapacak hekim, yaşlısı var. Dolayısıyla gürültüden çok büyük rahatsızlık var. Yönetmelik yayımlandı ve bütün valiliklere de talimat verildi.”
Yoksa söz konusu genelge, o yönetmelik İstanbul Valiliği’ne ulaşmadı mı? İstanbul’da gürültü kirliliği yalnızca Kuruçeşme ile sınırlı değil çünkü.
Dilerim, bir yanıt alırım.
1 yorum:
Hahahahah gezi zamanı emniyet müdürü olan adamdan yıllar önce SAYIN diye anarak ve övgüyle söz etmiş bir çakma sosyalist, gerçek bir mazbut muhafazakar kasaba ahlakçısı kadıköy'e özenen kompleksli ezik varoş öküzüsün.
Yorum Gönder