AKP’nin anayasa değişiklik önerisi görücüye çıktı. Konunun uzmanı hukukçular bu öneri paketinin kabulü durumunda Türk hukuk sisteminin derin yaralar alacağı görüşünde birleşiyorlar. Bizim gibi hukuk biliminin dışında olanlar için bile AKP’nin önerisi gelecekte nasıl bir Türkiye istendiğine ilişkin beyinleri zorlamaya gerek bırakmayan somutlukta açıktır.
AKP’nin sözde ‘cumhuriyetçi’ bir örgütlenme olduğunu tanıklıklarımızla biliyoruz, bunu artık saklamıyor, saklama gereği duymuyor. Bilindiği gibi cumhuriyet rejimi ‘güçler ayrılığı’ ilkesine dayanır, AKP bu temel ilkeyi elinin tersiyle bir yana itip yargı gücünü yasama gücünün denetimine sokmak istiyor. Yürütme gücü zaten kendi elinde; partizanca kadrolaşmalarla bürokrasiyi ele geçirip denetim altına sokmuş.
TBMM’deki mutlak çoğunluğuna dayanarak dilediği yasayı çıkarıyor, çıkarılan her yasayı o makama kendi partilerinden gelmiş cumhurbaşkanı itirazsız onaylıyor.
Bir iktidarın güçler ayrılığı dengesini yasama lehine bozup parlamenter çoğunluğun istencini ‘üstün güç’ durumuna getirmesine siyasal terminolojide ‘çoğunluk diktatoryası’ adı veriliyor. Ne var ki bu diktatoryanın pürüzsüz işlemesi yolundaki en büyük engel yargıdır; bu nedenle AKP yargıyı kendisine bağımlı kılmak istiyor. Fakat bu pek kolay değil, çünkü önce anayasanın değiştirilerek istenilen kalıba uydurulması gerekiyor.
Oynanan oyunun özü bu!
***
Bugün itibarıyla TBMM’deki milletvekillerinin partilere göre dağılımı şöyledir: AKP 337, CHP 97, MHP 69, BDP 20, Bağımsızlar 11, DSP 6, DP 1 ve TP 1 olmak üzere 542.
AKP bu tabloyla TBMM’de anayasa değişikliği için gerekli 367 oyu bulmasının oldukça zor olduğunu bilmektedir. Bu durumda referandum sonuç alıcı bir seçenektir, çünkü anayasa değişikliği 23 maddelik paket olarak halkoyuna sunulacaktır.
Seçmen eğiliminde ibre bir süredir, bugün de birinci parti konumunda olan AKP adına olumsuz yöne dönse de paket içinde yer alan 15. maddenin kaldırılması, kadınlar lehine pozitif ayrımcılık, çocuklar, yaşlılar ve engelliler için özel önlemler, grev hakkı olmasa da memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplusözleşme hakkı gibi ‘yem maddeler’in iktidar partisinin önünü açacağı düşünülmektedir.
***
Değişikliklerin halkoyundan geçerek kabulü durumunda 12 Eylül Anayasası’nın yerini AKP anayasası almış olacak, Türkiye’de hukukun çoğunluk iktidarı tarafından cendereye alınacağı yeni bir dönem başlayacaktır.
Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’nun kimi bölgelerinde var olan İslamik-otoriter çoğunluk diktatoryası yeni anayasa ile birlikte tüm Türkiye geneline yayılma olanağı bulacaktır.
AKP’nin anayasa değişiklik önerisi uzlaşma zemininde hazırlanmayan bir “Ben yaptım, oldu!’’ önerisidir.
TBMM’deki iktidar çoğunluğu Anayasa Mahkemesi’nin, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun şekillenmesinde söz sahibi olacağı gibi rakibi olan siyasal partilerin yazgısı da onun iki dudağı arasından çıkacak karara bağlı olacaktır.
Kamuoyuna sunulduğu içeriği ve biçimiyle değişiklik paketi AKP’nin ve AKP’lilerin kendi geleceklerini güvence altına alma stratejisinin bir parçasıdır. Bu stratejinin cumhuriyetçilikle de, demokratiklikle de bir ilgisi yoktur. Eğer bu değişiklikler TBMM’de ya da halkoylaması yoluyla kabul edilecek olursa yeninin eskiden tek farkı toplumun sırtında eskiyen deli gömleğini bir yenisiyle değiştirecek olmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder