17 Ağustos 2010 Salı

UZAKTAN - 17.02.2010

Mertin televizyon ekranındaki o komik görüntüye bakıp Saçma, çok saçma deyip kafasını sallayarak gülmeye başladığını anımsayınca güldüm. Görüntü gerçekten de saçmalaştırılmıştı”. Filmin o sahnesinde dört adam yuvarlak bir masanın çevresine oturmuşlar, kâğıt oynuyorlardı. Dört adamdan ikisinin sol ellerinin işaret ve orta parmakları, birinin ağzının sol yanı ve masadaki iki kül tablası daire biçimindeki flu lekelerle görünmezleştirilmişti. İki adam ellerini, öbür adam da başını hareket ettirdikçe lekeler, havada uçuşan kavak pamukçuğu görüntülerini andırıyordu. Görüntünün, Mertin, saçma bulduğu yanı ise hareketli ya da hareketsiz tüm lekelerin arkasından dumanların yükselmesiydi. Birazdan adamlardan birinin öbür üçünü öldüreceği o gerilimli sahne öncesinin tüm dramatik öğeleriyle bağdaşmayan komik görüntülerdi bunlar.

Mert de Deniz amca, bu komik lekeler de ne? diyerek tam o sırada sormuştu sorusunu. Adamların sigara içtiğini göstermek istemediklerinden, canım diye yanıtlamış, onun gülmeye başladığını görünce daha ayrıntılı açıklama yapmaktan vazgeçmiştim. 8 yaşında bir çocuk için bu kadarı yeterdi.

AKP hükümetinin dumansız hava sahası açılımının yol açtığı komikliklerden biriydi bu.

***

Bu yazıyı birkaç günlüğüne gittiğim Paris-St.Germainde, Buci Sokağında bir kafede şarabımı içip sigaramı tellendirirken, dizüstü bilgisayarımda yazıyorum.

Fransada 1 Ocak 2007 günü yürürlüğe giren sigara/tütün yasağı ilkin okul, hastane, postane vb. kamu kurum ve kuruluşlarını kapsıyordu. Bir yıl sonra, 1 Ocak 2008 günü lokantalar, barlar, kafeler, diskotekler, eğlence yerleri de yasak kapsamına alındı. Yasağı çiğnemenin cezası kullanıcılar için 68 Avro, kullanıma göz yuman işyeri sahipleri için ise 168 avro. Yasak titizlikle uygulanıyor.

Şimdi haklı olarak bana, Yasak titizlikle uygulanıyorsa sigaranı gizlice mi tellendiriyorsun?diye sorabilirsiniz.

Bilindiği gibi Fransa dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden biri; 2007 yılında Türkiyeye gelen turist sayısı 22.2 milyon iken Fransada bu sayı aynı yıl 81.9 milyona ulaşmış. Paris ise yılda 10 milyonun üzerinde ortalama ile bu sayı içinde önemli bir yer tutuyor. Örneğin, 2005 yılında turistler Paris otellerinde 26 milyon geceleme gerçekleştirmişler.

***

Kent estetiğinden müzelere, parklardan sanat galerilerine, tarihsel yapılardan çağdaş görselliklere kadar Parisin çekici birçok yanı var. Bunların arasında yeme-içme kültürü de önemli bir yer tutuyor. Pariste kaldırımlara taşmayan lokanta, kafe, bar düşünülemiyor. Bu yazıyı hava -2 dereceyken Café LAtlasın kaldırıma çıkarılmış masalarından birinde yazıyorum, fakat üşümüyorum. İki yanımız kalın, saydam, plastik perdelerle korunmuş; rüzgâr almıyor. Üstümüz kalın bir tenteyle kapalı; sık aralıklarla ısıtma aygıtları yerleştirilmiş. Tüm masalar dolu, yarıdan fazlası da yabancı turist. Burada dileyen sigarasını tellendiriyor, dileyen piposunu tüttürüyor.

Fransızlar sigara/tütün yasağını yürürlüğe sokarken -kaldırım gibi- gastronomi mekânlarının açık bölümlerinde üstü de açık olacak, yanları da açık olacak, önü de açık olacak türünden AKP tipi abukluklara sapmamışlar.

Bizde bu tür abukluklar çoğu kez yasa uygulayıcıların iç bunalımlarından da kaynaklanıyor sanki. Onca dil dökmesine karşın Başbakanını domuz gribi aşısı olmaya ikna edemeyip gözden düşen, şimdi milyonlarca dolarlık işe yaramaz aşının üzerinde oturan Sağlık Bakanı Recep Akdağ örneğinde olduğu gibi. Başbakana yetmeyen gücü ancak tütün kullanıcılarına yetiyor Sayın Bakanın; bir de sinema filmlerini lekelemek ile yeniden göze girebilmek için yakası paçası bir yanda, TBMMde muhalefet sıralarına yumruk sallamaya.

Sorun gerçekten de söz konusu yasak değildi, sorun, uzaktan daha belirgin görülen, 8 yaşında çocuklara alay konusu olan bu kafalardı.

Hiç yorum yok: