20 Ağustos 2010 Cuma

BAHŞİŞ YA DA BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU - 04.04.2010

Yıllar önce Almanyada işletme ekonomisi okurken uygulamalı muhasebe/bilanço dersinde Prof. Erdmannın belge gerektirmeyen olağan dışı harcamalara gösterdiği örnek sınıftaki İranlı ve Arap öğrencilerle birlikte benim de yüzümü kızartmıştı.

Hocamız, Örneğin, Ortadoğuda işler çok yavaş yürür, eğer elinizi cebinize atmazsanız hiçbir şey yaptıramazsınız, dedikten sonra bahşiş adı verilen rüşvetin yaptırım gücüüzerinde durmuştu. Yıllar sonra büyük rüşvet yolsuzluklarına ilişkin dava duruşmalarından birinde bir sanık tarafından tutanaklara geçirtileceği gibirüşvetin belgesi olmuyordu, bahşişin de.

Güçlü bir sanayi ve dışsatım ülkesi olan Almanyanın maliyesi bu gerçeği görerek, Türkiyeyi de aralarına kattığı Ortadoğu ülkeleriyle sınırlı olmak üzere vergi yükümlüsü Alman girişimci ve sanayicilerine gerçekleştirdikleri iş hacminin yüzde 5ini olağandışı belgesiz harcamalar (ausserordentliche Ausgaben ohne Beleg) olarak vergiden düşürme hakkı tanımıştı.

Gerçekten de hem Türkiyedeki bürokrasi hem de bizim için utanç verici bir durumdu. Söz alıp bir şeyler söylemek istemiş, fakat Almanyaya gelmeden önce işlemlerimi geciktirmesinler diye askerlik şubesindeki çavuşa, nüfus müdürlüğünde memura verdiğim bahşişlerianımsayıp susmuştum.

***

Başbakanlık Etik Kurulunun yayımladığı kitapçıkta yer alan İyi Niyetle Verilen Hediyeler başlıklı bölüm ne yalan söyleyeyim utancımı tazeledi. Okuyalım.

... Hediye verenin herhangi bir menfaat beklentisi bulunmamaktadır. Örneğin yabancı bir ülkeyi ziyaretinde devlet adamlarına verilen hediyeler, yılbaşında verilen ajanda ve benzeri hediyeler ile aldığı kamu hizmetinden memnun kalan bir vatandaşın, memnuniyetini ifade etmek için kamu görevlisine içinden gelerek verdiği hediyeler ya da para (bahşiş) (abç), bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu tür hediyeler daha çok sembolik niteliktedir.’’

Etik Kurulu sembolik niteliği 20 TL ile sınırlandırarak bahşişi tarifelendirmiştir.

***

Şimdi de Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulunun Başkanı Bilal Eryılmazın OECD ve Başbakanlık’ın işbirliği ile Daha Temiz Bir Kamu Sektörü Tesis Etmekkonulu MENA bölgesel etik konferansının açılışında yaptığı konuşmaya bir bakalım.

Kamu görevlilerinin hediye almalarına ilişkin yönetmelik hazırlanırken sınırın 50 dolara kadar alınabilsin şeklinde olması yönünde teklifler geldiğini anlatan Eryılmaz, şöyle devam ediyor:Biz hiçbirini doğru kabul etmedik. Şimdi dünyadaki uygulamalarda sıfır hediyeye doğru gidişat var. Hiçbir şey almamak lazım. Bu, elde patlayan bomba olabiliyor. Hediye çok masumane veriliyormuş gibi geliyor. Ama bu hediyeler Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olmasından dolayı verilmiyor. Bir kamu görevi dolayısıyla veriliyor. O kişi kamu görevinden ayrıldığında acaba hediye gelecek mi?

26 Ekim 2009 günü yaptığı bu konuşmada Sayın Başkanbahşiş konusuna da açıklık getiriyor. Rüşvet konusunu, karşılıklı anlaşmayla olduğu için açığa çıkarmanın çoğu zaman mümkün olmadığının altını çizip rüşvete karışan kişilerin gözlem altına alındıklarında bunun bahşiş olduğunu söylediklerini, bu nedenle rüşvet cezası almadıklarını söyledikten sonra, Burada da kanun düzenlemesinde sorun var. Bahşiş de rüşvete giden bir yoldur. Kesinlikle kamuda söz konusu olmaması gerekir (abç). Bahşiş kamuda olmaz, lokanta, otel gibi yerlerde olur’’ diyor.

***

Eğer bahşiş rüşvete giden yol ise Etik Kurul kitapçığında nasıl oluyor da masum bir davranış olarak gösteriliyor? Yoksa yaklaşan genel seçimlerle ilgili küçük memurlara bir göz kırpma mıdır? Belki bir açıklayan olur da öğreniriz.

Hiç yorum yok: