Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun estirdiği rüzgâr dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılıyor. Kurultay öncesi gelişmeleri ve Kurultay’ı 1. Kitap Fuarı nedeniyle bir haftadır bulunduğum Diyarbakır’da izledim. CHP’nin neredeyse hiçleştiği bu Güneydoğu kentinde bile Kılıçdaroğlu partilerine küsmüş eski CHP’lileri gözle görülür bir biçimde sarsıyor, silkeliyor.
Diyarbakırlılar yeni genel başkanın, ‘Seçim barajını aşağıya çekeceğiz’ sözünü önemli bir vaat olarak algılıyorlar. Olası bir CHP iktidarında Sayın Kılıçdaroğlu’nun verdiği bu sözü tutacağına inanıyorlar. Gönüllerinden geçen yüzde 3 ya da en fazla yüzde 5’lik bir baraj. Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarla kıyaslandığında bu oranlar bana da makul geliyor. Daha yükseği göstermelik olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır.
Barajın aşağıya çekilmesi kuşkusuz ki öncelikle BDP’ye yarayacak, fakat tutulacak söz bölgede CHP’ye olan güvenirliği arttıracağı gibi CHP’nin kendine olan özgüvenini de ortaya koyacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Etnik farklılıkları siyasetin merkezine oturtmak yanlıştır’ derken doğru bir saptamada bulunmuştur. Dolayısıyla seçim barajı aşağıya çekilerek BDP’ye olağan yollardan TBMM’ye girme şansı verilirken Sayın Kılıçdaroğlu’nun saptamasının içi de somut olarak doldurulmuş olacaktır.
Ondan sonrası BDP’lilerin işidir.
***
CHP, iktidar yolunda doğuda ve Güneydoğu’da bir zamanlar sahip olduğu güce hatta daha fazlasına kavuşmak zorundadır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kurultay konuşmasında Kürt sorununa gerekli ve yeterli ölçüde değinmemesinin ‘acul’ davranmamak kaygısından kaynaklandığını düşünüyorum. CHP’nin önümüzdeki haftalarda hem bu konuya hem de demokratik hak ve özgürlükler konusuna gerçekçi bir söylem getireceğine inanıyorum. Çünkü bu bölgenin insanlarının özgürlükler konusunda öyle makul, öyle anlaşılabilir istemleri var ki bunların etnik siyasetle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Sözgelimi, kişinin adı Xani; Kürt dilinin fonetiği bu (x) harfini zorunlu kılıyor, aksi halde o ad olması gerektiği gibi dile yansıyamıyor. Nitekim bu harf devlet televizyonu TRT 6’nın jeneriğinde ve altyazılarında kullanılıyor, aynı şekilde kitaplarda, dergilerde ya da sokak ve işyeri adlarında da. Fakat yine de (w) ve (x) harflerinin kullanılması birçok yerde sorun oluşturuyor. Bu harflerin kullanılmasının yasalaştırılması dünyanın sonu mudur?
Sanmıyorum.
***
Sayın Kılıçdaroğlu Kurultay konuşmasında ağırlığı toplumda derinleşen yoksulluğa, işsizliğe ve bu sorunlardan kaynaklanan toplumsal sorunlara vererek emekten yana sosyal demokrat bir siyasal çizgi izleyeceği işaretini verdi. Büyük olasılıkla Parti Meclisi de bu çizgiye yakın partililerden oluşacak. Bundan böyle CHP’nin ‘sol’a ne denli açık olduğunu da partinin izleyeceği siyasetlerin ‘emek’e hangi mesafede olacağına bakarak değerlendireceğiz. Çünkü sosyal demokrasinin gerçekliliğinin ölçütü ‘emek’e olan mesafesidir.
Öte yandan gerçek sosyal demokrasi ‘sosyal’ yanıyla emek-sermaye çelişkisinden kaynaklanan sınıfsal sorunlara bir yanıt olduğu kadar ‘demokrasi’ yanıyla da hayatın her alanındaki eşitsizliklere, temel insan hakları ve özgürlük kısıtlamalarından kaynaklanan sorunlara da bir yanıt olmalıdır.
Bu bağlamda CHP’nin yıllardır çekmecelerinde duran Güneydoğu ve Demokratikleşme Raporları gün ışığına çıkarılmalı, günümüz koşullarına göre güncelleştirilerek kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Yeni CHP yönetimi, Sayın Deniz Baykal döneminde düşülen çok konuşmak, fakat en konuşulması gereken yer ve zamanda gerçeği seslendirmekten korkmak zafiyetine düşmemelidir.
Bugün CHP’de yaşanan coşku gibi toplumda somut olarak gözlemlenen silkiniş umutlu bir uyanışın habercisidir.
Bu umut kırılmamalı, bu umudun kırılmasına izin verilmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder