Taksim Alanı’nda uzun yıllar sonra yaşanan büyük coşku 32 yıllık aranın gerekçesi olan 1977 kanlı kıyımının en anımsanması gereken yanının, ‘kapatılmayan hesabının’ gölgelenmesine neden oldu. Oysa kapanmamış hesapları sürekli anımsamak ve anımsatmak bu ülkenin özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından, adaletten yana olan güçlerinin temel görevleri arasındadır.
1 Mayıs 1977 günü Taksim’de Sular İdaresi’nin duvarları üzerinde ve bugünkü The Marmara Oteli’nin alana bakan odalarında konuşlanan tetikçiler bir rastlantı sonucu orada bulunmuyorlardı. Birtakım gizli güçler tarafından o pusulara yerleştirilmişler, bekledikleri an geldiğinde emekçi kalabalığının üzerine ateş açıp 36 kişinin ölümüne neden olmuşlardı.
***
Bu katiller ve onları yönlendiren gizli güçler kimdi, kimlerdi?
Onca görgü tanığına, onca iz ve kanıta karşın bunlar gizlendi, suçlular bulunmadı.
Suçlular, suçluları bulmakla görevli olan devletin içinde yuvalanmış birtakım karanlık kişiler miydi?
Medyada, tetikçilerin konuşlandıkları oteldeki o odayı tutanların yabancı uyruklu kişiler olduğuna, bunların büyük olasılıkla CIA ajanları olabileceğine ilişkin haberler yer almıştı. Bu haberler, komplo teorilerine hiç sıcak bakmayan insanlarda bile ‘niçin olmasın’ kanısı uyandırmıştı. Öyle ya, Taksim’in ortasındaki 5 yıldızlı bir otele yolgeçen hanı gibi her isteyen elini kolunu sallayarak giremezdi. Dolayısıyla, bu odadan başlayarak suçluların izlerinin sürülmemesi kafalarda çok sayıda sorunun doğmasına yol açmıştı. Ortak kanı, siyasal iktidarın bu kıyımın arkasındakilerin açığa çıkarılmasını istemediği doğrultusundaydı.
Zaman bu görüşü doğruladı.
12 Eylül faşist darbesinin planlayıcıları 1 Mayıs 1977 kıyımını kamuoyunun belleğinde sürekli canlı tutarak üç yıl sonra gerçekleştirecekleri darbenin başlıca gerekçelerinden biri olarak ileri sürdüler. Bu bağlamda 12 Eylül darbesi ile Taksim kıyımı arasında organik bir bağ olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca 12 Eylül sabahı ABD genelkurmayının merkezi Pentagon’da darbe haberini alan Amerikalı generalin, ‘Bizim çocuklar başardı!’ diyerek sevincini yansıtması medyamızın CIA tetikçilerinin Taksim kıyımında görev almış oldukları savını doğrular niteliktedir. Burada ‘çocuklar’dan kastedilen doğal ki Kenan Evren ve şürekâsıdır.
***
Hikmet Çetinkaya dostum aylardır, haftada en az bir kez suçluları bulunmayan cinayetlerde can veren aydınların adlarını sıralayarak, “Bu cinayetlerin üzerine niçin gidilmiyor?” diye soruyor. Bu, bu ülkede gerçek demokrasiye, gerçek adalete inanan tüm insanların suçlular bulunup bu hesaplar kapanana kadar bıkmadan, usanmadan sormaları gereken haklı bir sorudur.
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi gazetecileri, Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi bir bilim adamını, Doğu Perinçek gibi bir siyasal parti liderini ‘terörist bir örgüte üye olmak’ gibi inanması olanaksız bir savla aylardır demir parmaklıklar ardında tutan devletin üçüncü gücü yargı, yüzlerce cinayet işlemiş ve terörist kimlikleri kuşku götürmeyen suçluların üzerine niçin gitmiyor? Bu suçlular niçin korunuyorlar? Niçin ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmalarına göz yumuluyor?
Onlara, işledikleri onca cinayete, aldıkları onca cana rağmen dokunulamıyorsa, dokunulmak istenmiyorsa bu bir kuşku nedeni değil midir?
Türkiye’nin emekçileri de 1 Mayıs 1977 kıyımının suçluları yakalanıp bu hesap kapatılmadan kendilerini özgür hissetmeyeceklerdir.
AKP iktidarı demokratikleşme yolunda biraz olsun samimi ise kafasını gerçekleşmemiş sözde darbe dosyalarından kaldırıp Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren ölümlü komploların üzerine gitmelidir.
1 yorum:
Amаzing! Its in fact amаzing article, I havе got much clear idea
abοut from this paragraph.
Feеl free to surf to mу hοmepage .
.. SEOPressor
Yorum Gönder