AKP iktidarı son zamanlarda kazandığı ‘Kürt/Demokratik/Milli Birlik açılımı’, ‘medyaya tanıdığı geniş özgürlükler’, ‘taş atan çocuklara ilişkin yasa değişikliği’ gibi önemli başarıların yanı sıra bir başarının altına daha imza attı.
Başbakan tarafından küresel krizin ‘teğet’ geçtiği ülkemizde işsizlik oranı 2009 sonu verilerine göre yüzde 14’e yükseldi. Her şeyin güllük gülistan olduğu bir ortamda kayıtlı işsizler ordusuna 865 bin kişi daha katmak başarı değildir de nedir?
Bu rakamları dikkatlice okuyalım. Son sayıma (2010) göre Türkiye’nin nüfusu 72.561.312’dir. Bu sayı içinde 0-14 yaş grubunun payı yüzde 26, 15-64 yaş grubunun payı yüzde 67, 65 ve üzerindekilerin payı ise yüzde 7’dir.
Çalışma çağındaki nüfusu 15-65 yaş grubunda yer alan ve yüzde 67’lik oranla en kalabalık grup olan 48.616.079 kişi oluşturmaktadır. Bu sayılar temel alınarak ülkemizdeki ‘resmi’ işsizlerin sayısı 6.806.252 olarak belirlenmektedir. Bu somut veriler ortadayken Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 3 milyon 471 bin ‘resmi/kayıtlı’ işsiz sayısı yanıltıcıdır, iktidar adına kamuoyunu aldatmaya yöneliktir.
Öte yandan ülkemizde iş bulma umudunu yitirdiğinden kayıt dışına düşmüş çok sayıda bezgin işsizle gizli işsizin olduğu da bilinmektedir. Bu sayının, konunun uzmanları tarafından en az kayıtlı işsiz sayısı kadar olduğu belirtilse de biz ‘iyi niyetle’ bu sayının toplam sayı içinde yüzde 6’nın karşılığı olan 2 milyon 900 bin olduğunu varsayıyoruz. Bu durumda ortaya çıkan toplam işsiz sayısı 9 milyon 706 bin 252’dir.
***
Bu arada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) düzenli olarak ‘memnuniyet araştırmaları’ yapmakta ve her araştırmadan toplumun büyük çoğunluğunun ‘hayatından memnun olduğu’ sonucu çıkmaktadır. İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın diz boyu olduğu bir ülkede insanların çoğunluğunun hayatlarından memnun olduklarını söylemeleri ya TÜİK’in soru formlarının ‘şikeli’ hazırlanmasının ya da toplumumuzun çok geniş bir kesiminin kendine yabancılaşacak ölçüde uyutulduğunun bir sonucudur.
Her iki durumda da sonuç bir başarı olarak AKP iktidarının hanesine yazılmalıdır. Özellikle işsizliğin yüzde 25’in üzerine yükseldiği genç nüfusun yüzde 60’ına ‘Hayatımdan memnunum’ dedirtmek her babayiğidin harcı değildir!
***
Her salı günü Başbakan’ın TBMM grup toplantısında AKP milletvekilleri ve yandaş konuklara verdiği vaazları dinledikçe onun, kendisini dinleyen herkesi ‘ahmak’ yerine koyduğuna ilişkin kanım giderek pekişiyor.
Bir Başbakan, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 14’ünün ‘resmen’ işsiz olduğu, aynı zamanda da işsizleşme sürecinin sürdüğü bir ülkede ekonominin iyiye gittiğini, hatta düze çıktığını nasıl söyleyebilir?
O söylüyor.
Bir başbakan, daha bir hafta önce medya patronlarına iktidar karşıtı köşe yazarlarını kulaklarından tutup atın, demişken bir hafta sonra mikrofon başına geçip ‘’Biz gerçek demokratlarız!’’ diyebilir mi?
O diyor.
İşin en ürkünç yanı da o bunları derken, söylerken yandaşlarından büyük alkış alıyor, TBMM AKP grup salonuna ısmarlanmış genç AKP’liler, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırışıp orasını bir futbol stadyumuna çeviriyorlar.
Başbakan da, yandaşları da her geçen gün gerçeklerden uzaklaşıyorlar. Her söylediklerini ‘gerçek’ olarak görmek gibi tehlikeli bir süreç içindeler. Bu sürecin kendi sonlarını getireceğini göremiyorlar. Gördükleri zaman çok geç olacak, ama iyi de olacak!
Öyleyse bırakalım, en büyük başarısızlıklarını başarı sanmayı sürdürsünler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder