24 Ağustos 2010 Salı

BOZ MEHMET’İN “FABRİKATÖRLÜĞÜ” YA DA YENİ BİR ENGİN ARDIÇ YALANI - 25.08.2010

“Bir zamanlar ‘Boz Mehmet’ diye bir adam vardı, ‘eski tüfeklerden’, gizli TKP üyesi, sıkı komünist. Boz Mehmet aynı zamanda bir fabrikatördü. İzmir'de fabrikası vardı. İşçiyi de üç otuz paraya çalıştırırdı. İşçiler zam istedikleri zaman da onlara şöyle derdi: ‘Acele etmeyin... Yakında devrim patlayacak... O zaman bu fabrika zaten sizin olacak... Şimdilik dayanın...’
Bu tür yaratıklar beni hep çok eğlendirdiler. Durup durup beni haklı çıkardıkları için de aslında onlara teşekkür borçluyum.”

Bu satırlar Engin Ardıç’ın 23.08.2010 tarihli Sabah’taki köşesinden. Sözünü ettiği Boz Mehmet, açık adıyla Mehmet Bozışık 21 eylül 1901, Kavala-Yunanistan doğumlu bir komünist. Yazısındaki tek doğru da bu “eski tüfek”in ideolojik kimliğidir.

Boz Mehmet, 1918 yılında kurulan Yunanistan Komünist Partisi'ne bağlı kızıl sendikada ilk kez Marksizmle tanışıyor. Tütün işçiliği yaptığı 1920-1921 yıllarında Kavala'da bir komite kurarak, para toplayıp Anadolu'daki kurtuluş savaşına yolluyor. 1924 mübadelesiyle İstanbul’a geliyor ve tütün işçiliğine başlıyor, aynı zamanda Yaprak Tütün Cemiyeti’ne üye oluyor. 17 Eylül 1927 günü Kavala’dan hemşerisi Çakır Hasan’ın aracılığıyla Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) katılıyor.

***

Boz Mehmet ilk kez 17 ağustos 1928 günü ilk kez tutuklanıp Sultanahmet Cezaevi’ne kapatılır. Suçu Amerikan Tütün Şirketi aleyhine işçilere bildiri dağıtmaktır. Boz Mehmet cezaevinde parti önderlerinden Şefik Hüsnü, Hikmet Kıvılcımlı, Hüsamettin Özdoğu ve Sarı Mustafa (Börklüce), Nâzım Hikmet ve Laz İsmail (Bilen) ile tanışır. 1929 yılında gizli yollardan Moskova’ya, Doğu Halkları Emekçi Üniversitesi’ne gönderilir; 1931 yılında Türkiye’ye döner.

1932 yılının şubat ayında Zeki Baştımar'ın Haliç Defterdar'daki evinde 7 yıldır kongre yapmamış olan TKP’nin 4. parti kongresi toplanır, Boz Mehmet bu kongrede Merkez Komitesi’ne seçilir. Bir yıl sonra parti tarafından gönderildiği Samsun’da 1936 yılında tutuklanır, yargılanır ve 4 yıl hapse mahkûm olur. Cezasını çekip tahliye edildikten sonra bu kez “mahkemeye hakaretten” yargılanır, aldığı 78 gün hapis cezasını çekmemek için İstanbul’a kaçar, fakat yakalanıp Samsun’a gönderilir.

Boz Mehmet’in tüm yaşamı örgütlü mücadeleyle geçmiştir. 1948 tutuklamalarında yakalanır, Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’ne ilişkin çalışmaları nedeniyle 4 yıl ceza alır, fakat 1950 Demokrat Parti affıyla iki yıl yattıktan sonra çıkar. Çok geçmez 1951 ekim ayında başlayan TKP Davası kapsamında tutuklanır, yargılanır ve 7 yıl 6 ay hapis, 3 yıl da Sivrihisar’da sürgün cezasına çarptırılır. Bu cezaları çeker.

***

Boz Mehmet 1960’lı ve 1970’li yıllarda gençlik hareketlerini ve sosyalistlerin örgütlü mücadelelerini aktif olarak destekler. 12 Eylül 1980 faşist darbesinde tutuklananlar arasındadır. Yaşı 79’dur. Selimiye Kışlasına götürülür, polisin sorgusundan geçer. Bırakıldıktan sonra 1981 yılının nisan ayında yurtdışına gitmeye karar verir. Yaklaşık 9 yıl Almanya, Rusya ve Danimarka'da kaldıktan sonra 1989 yılının 22 Eylül'ünde Türkiye'ye döner. Atatürk Havalimanı’na iner inmez tutuklanır ve Ankara'ya gönderilir. Mahkemeye çıkartılır, fakat Türk Ceza Yasası’ndan 141. ve 142. maddelerin çıkartılması sonucunda mahkeme tahliyesine karar verir.

Türkiye sosyalist hareketinin en tutarlı kişiliklerinden biri olan Boz Mehmet (Bozışık) yakalandığı prostat kanserine yenik düşer, 27 ağustos 1998 günü, 97 yaşında bir delikanlı olarak yaşama gözlerini yumar.

***

Engin Ardıç’ın Boz Mehmet (Bozışık)’a ilişkin olarak yazdıkları doğru değildir. Boz Mehmet hayatının hiçbir döneminde fabrikatörlük/işverenlik yapmamıştır. Engin Ardıç yalan yazmaktadır. 97 yıllık ömrünün hiçbir anında egemenler karşısında başını eğmemiş saygın bir sosyalistten “yaratık” diye söz etmek ise ancak Engin Ardıç gibi “manik depresif” hastalara özgü bir davranıştır. Ardıç’ta ruhsal bozukluğun çeşitli arazları, - kendi söylediği yalana inanma anlamına gelen “mitomania” dahil-, iç içe geçmiş, yumaklaşmıştır. Tedavisi zordur. Allah şifa versin!

1 yorum:

seneryocu2 dedi ki...

Engin Ardıç,efendilerine yaranmak,herkesten farklı görünmek uğruna okadar çok yalanlar uyduruyor ki,dediğiniz gibi kandi yalanına kendisi de inanıyor...