UEFA Avrupa Ligi grup kuraları çekildi, Beşiktaş’ın rakipleri belli oldu: FC Porto, CSKA Sofya ve Rapid Wien. Ertesi günkü gazetelerin konuyla ilgili haber başlıklarına bakıyorum: “Beşiktaş’a dişine göre rakipler!”, “Bundan iyisi can sağlığı!”, “Lokum gibi grup!” Aynı hafta içinde Trabzonspor İngiltere’nin Liverpool, Fenerbahçe Yunanistan’ın PAOK, Galatasaray da Ukrayna’nın Karpaty takımları karşısında başarı gösteremeyerek elendiler. Trabzonspor’a bir diyeceğimiz yok, çünkü Liverpool dünyanın en güçlü futbol takımlarından biriydi. Fenerbahçe ve Galatasaray ise karşılarındaki takımlardan önce kendi kötü futbollarına yenik düştüler. Ben spor yazarı değilim, gazetemizin spor sayfalarında konuyu futbol açısından ele alıp irdeleyen uzman arkadaşlarımız var. Beni ilgilendiren Fenerbahçe ve Galatasaray’ın rakipleri belli olduğunda basında yer alan haber başlıkları; bunların yukarıda üç örneğini verdiğim rakibe saygısızlıkla eşanlamlı olan başlıklardan hiç farkları yoktu. Takımlarımız rakiplerini daha ilk karşılaşmada birer böcek gibi ezecekler, aynı başarıyı güle oynaya ikinci karşılaşmada da gösterip gruplara kalacaklardı. Olmadı. Fenerbahçe ilk maçta Yunanistan’dan 1-0 yenik döndü, ikinci maçı ise 1-2 verdi. Galatasaray da İstanbul’daki ilk maçta 2-2, Ukrayna’daki maçta ise 1-1 berabere kalıp elendi. *** Bir kez daha görüldü ki hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da mücadele “gaza getirmekle”, “dereyi görmeden paçaları sıvamakla”, “senaryolaştırılmış özgüvenle” kazanılmıyor. Özgüven emekle, çabayla, bilgiyle, süreklilikle, kararlılıkla ediniliyor. Dilerim Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yaşadıkları düş kırıklıklarını yaşamaz. FC Porto bir yana bırakılacak olursa CSKA Sofya da, Rapid Wien de güçleri açısından Avrupa’nın ilkleri arasında değiller, fakat gerçekçi olalım, Beşiktaş da henüz değil. 1948 yılında kurulan CSKA Sofya 31 kez Bulgaristan şampiyonu olmuş, 11 kez Bulgaristan Kupası’nı, 13 kez Sovyet Ordu Kupası’nı, 2 kez de Bulgaristan Süper Kupası’nı kazanmış. Avrupa’da herhangi bir başarısı yok. 2009-2010 sezonunu 2. olarak bitirmiş. 1899’da kurulan Rapid Wien ise 32 kez Avusturya şampiyonu olmuş, 14 kez Avusturya Kupası’nı, 3 kez de Avusturya Süper Kupası’nı kazanmış. Bu köklü Viyana takımının 2 İntertoto şampiyonluğu var. Ayrıca Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda 2 kez final oynamış. Geçen sezonu 3. olarak tamamlamış. 1903 yılında kurulan Beşiktaş’ın ise 1957 yılı öncesindeki yerel ligdeki başarıları dışarıda tutulacak olursa 13 Türkiye Süper Lig şampiyonluğu var. 8 kez Türkiye Kupası’nın, bir kez de Süper Kupa’nın sahibi olmuş. Geçen sezonu 4. olarak tamamlayan Beşiktaş’ın uluslararası başarısı ise 2002-2003 sezonunda UEFA şampiyonasında çeyrek final oynamış olmasıyla sınırlı. Zaten iyi olan kadrosunu Quaresma Bernardo, Gutiérre Hernandez gibi uluslararası üne sahip futbolcularla güçlendirmiş ve Bernd Schuster gibi başarılı bir teknik direktöre de sahip olsa Beşiktaşlı spor yazarlarının takımlarını dolduruşa getirmeleri doğru değildir. Unutulmamalıdır ki Beşiktaş daha bir hafta önce bu güçlü kadrosuyla İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a kendi sahasında 0-2 yenilmiştir. İstanbul BB Spor herhalde CSKA Sofya’dan da, Rapid Wien’den de daha güçlü bir takım değildir. O halde “Top yuvarlaktır” gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır. *** Bir de FC Porto vardır. 1893 yılında kurulan kulüp 24 kez Portekiz lig şampiyonluğunu, 15 kez Portekiz Kupası’nı, 17 kez Portekiz Süper Kupası’nı, 2 kez Avrupa Kupası’nı (1987, 2004), 1 kez UEFA Kupası’nı (2003), 1 kez UEFA Süper Kupası’nı (1987), 2 kez de Kıtalararası Kupa’yı/Intercontinental Cup (1987, 2004) kazanmıştır. Sanılanların, söylenenlerin, yazılanların tersine Beşiktaş’ın işi hiç de kolay değildir. Benim burada yaptığım yalnızca bir uyarı, Beşiktaşlılar da bizim yaşadığımız düş kırıklığını yaşamasınlar istiyorum. Abartılı özgüven beni korkutuyor. Çünkü bir Galatasaraylı olarak Bursaspor’un Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmasını istediğim kadar Beşiktaş’ın da Avrupa Ligi’nde final oynamasını yürekten arzuluyorum. |
1 Eylül 2010 Çarşamba
ABARTILI ÖZGÜVEN YA DA TOP YUVARLAKTIR GERÇEĞİ - 29.08.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder