17 Ağustos 2010 Salı

KAVGA KIZIŞIYOR - 14.02.2010

"İnternetten görüntü indirip benimle, benim eşimle, peygamberimle dalga geçmek için kullanmak terbiye dışıdır, izan dışıdır..’’ (Başbakan)

9. Haçlı saldırısıdır bu!’’ (MHP Genel Başkanı)

MHP, AK Partiyi Haçlı ordularına benzetecek kadar densiz bir yaklaşım içindedir. Bu çatının altında bu ülkede demokrasi mücadelesi veren bir partiyi sen nasıl böyle bir çirkin benzetmeyle ortaya koyarsın?(Başbakan)

Bundan böyle MHP sıralarına 1 metre yaklaşan, başına neler geleceğini görür!’’ (MHP Genel Başkanı)

MHP sıralarına 1 metre yaklaşanlar ne olacağını görür, diyor. Bunu tıp dünyasına havale ediyorum. Bu nasıl bir anlayış? Nasıl bir düşünce özgürlüğünden yana olmak? Hani bunlar demokrasiyi savunacaktı? Zeytinyağı gibi üste çıkıp özür bekliyorlar. (Başbakan)

Bahçeli benim faşizmi bilmediğimi ifade ediyor. Evet, biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz. Çünkü siz faşizmin hem teorisyeni hem de pratisyenisiniz!’’ (Başbakan)

Dünyanın başka hangi parlamentosunda benzer sözler ağza alınabilir?

***

Bize yüce olduğu öğretilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında hakaret, suçlama gırla gidiyor. Sokaktaki insanlar arasında geçse dava nedeniolacak sözlerle milletvekilleri, parti genel başkanları birbirlerine giriyorlar.

Başbakan son zamanlarda bir sinir küpü; boşalıp rahatlayacak bir neden, bir olay arıyor.

Geçenlerde iki genç, TBMMde, AKP grup toplantısında nükleer enerji karşıtı bir bez pankart açtı; içeriği açısından Türkiyenin sürüklenmekte olduğu nükleer tehlikeye dikkat çeken, uyarıcı, haklı bir eylemdi. Başbakan ise esip gürlüyor: Türkiyenin nükleer enerjiden faydalanmasını provoke etmek isteyenlere izin vermeyiz. Birileri ellerine 2 tane paçavra tutuşturuyor. Onlar da geliyor, bildiklerinden değil.’’

Yanılıyordu, çünkü o iki genç nükleer enerjinin Türkiyenin başına öreceği çorabı -Başbakanın tersine- çok iyi bildiklerinden oradaydı.

***

Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı çıkıyor, kazanılmış haklarını yitirmemek için Ankarada 7 haftadır, örnek bir barışçıl eylem sürdüren TEKEL işçilerine olan öfkesini kusuyor, “PKK de dahil bu işe herkesin fitne soktuğunu’’ söylüyor.

Ağzından çıkanları kulağı duymayanlardan biri de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek; o da TEKEL işçilerinden söz ederken, Bu hükümetin bir suçu varsa, o da özelleştirme sonucu açıkta kalanlara merhamet göstermesidir diyor. AKP saflarından aklı başında biri çıkıp da bu sözlerin sahibine, Arkadaş, sen kim oluyorsun da işçilere merhametten söz ediyorsun?’’ diye sormuyor. Öyle ya, o milletvekillerinin, bakanların maaşları işçilerin vergileriyle ödeniyor.

Emek de emekçiler de AKPlilerin umurunda değil.

***

Takke düşüp kel göründükçe AKPnin altındaki zemin kaymaya başlıyor. Zemin kaydıkça onlar da kabalaşıyorlar, hırçınlaşıyorlar, saldırganlaşıyorlar.

Zorlayarak, dayatarak, sindirerek, korkutarak iktidarlarını sürdürebileceklerini sanıyorlar.

Yanılıyorlar.

Hiç yorum yok: