5 Temmuz 2008 Cumartesi

NİÇİN SOSYALİZM? - 09.03.2008

1980’li yıllarla birlikte dünyada hızla esmeye başlayan neo-liberal rüzgârlardan Türkiye de fazlasıyla payını aldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’ya egemen olma, bölgenin petrol kaynaklarını ele geçirme planının bir adımı olarak yerli işbirlikçi generallerin tezgâhladıkları 12 Eylül 1980 Darbesi ve topluma dayatılan Anayasa ile ülkemiz küresel emperyalizme dilediğince at koşturup avlanabileceği bir avlak olarak hazırlandı.

1990’lı yıllarda ise, daha 1968 yılında Varşova Paktı ordularının Çekoslovakya’yı işgal etmelerinden sonra ‘ömrünün pek uzun olamayacağı’ anlaşılan ‘reel sosyalizm’ çöktü; Doğu Avrupa’nın ‘reel sosyalist’ ülkeleri birer ikişer yeniden kapitalizme geri döndüler. Bu çöküş ve geri dönüş, küresel emperyalizmin ‘sonradan türeme’ liberal destekçileri tarafından ‘sosyalizmin çöküşü’ olarak ilan edildi.

Oysa çöken, yıkılan sosyalist ideoloji değil, sosyalizm adına yola çıkmış, fakat giderek sosyalizmin ruhundan uzaklaşmış bir yönetim modeli, siyasal ve sosyal-ekonomik bir deneyimdi. Sovyetler Birliği’nde 70 yıl, öbür ‘reel sosyalist’ ülkelerde de 45 yıl süren bu deneyim, demokrasiyi dışlayan, insanların bireysel gelişmelerinin önünü tıkayan bu modelin, -adına sosyalizm de dense-, başarılı olamayacağını, toplum tarafından içselleştirilemeyeceğini; muhalefetsiz bir ‘sosyalizmin’ içinde kapitalizme geri dönüş filizlerini yeşerteceğini ortaya koydu. Nitekim, bu ülkeler rejim değişikliğinden çok kısa bir süre sonra küresel emperyalizme kolayca entegre oldular. Bugün, eski kapitalist ülkelerin en zenginleriyle yarışan eski ‘sosyalist’ dolar milyarderleri servetlerinin ilk birikimlerini ‘sosyalist dönem’de edindiler.

***

Hiç kuşku yok ki, Doğu Bloğu ülkelerinin kendi içlerine dönmelerinde, kendi içlerine döndükçe de ‘demokratik merkeziyetçilik’ adı verilen yönetim uygulamasının sürekli olarak ‘demokrasi’ aleyhine ve ‘merkeziyetçilik’ lehine işlemesinde emperyalizmin saldırgan politikalarının da bir payı vardı. Ne var ki ‘reel sosyalist’ yönetimler, bu saldırıların güçlü bir halk dayanışmasıyla göğüslenebileceğini, bunun da ancak özgür bireylerin özgür istençleriyle mümkün olabileceğini göremediler. Bu ülkelerin yönetimleri toplum üzerindeki baskılarını arttırdıkça halk içinde çeşitli muhalefet akımları ortaya çıktı ve bu akımlar, -Batı’nın da desteğiyle-, giderek güçlendi. Bu muhalif örgütlenmelerin önde gelen kişileri rejim değişikliği sonrasında yeni yönetimlerin liderleri olarak siyaset sahnesinde yerlerini aldılar.

Bu deneyimlerin ortaya koyduğu tüm olumsuzluklara karşın sosyalizmin temel ilke ve değerleri gibi kapitalizme ilişki eleştiri ve öngörüleri de geçerliliğini koruyorlar. Dün olduğu gibi bugün de insanlığın önündeki temel çelişki emek-sermaye çelişkisidir. İnsanların yaşadığı tüm acılar, yoksulluk, açlık, savaşlar, ekolojik yıkımlar bu temel çelişkiden kaynaklanmaktadır. Bu çelişki sürdükçe insanlığın acıları daha da derinleşecek, yoksulluk ve açlık daha da artacak, savaşlar daha kanlı, çevre/doğa yıkımları daha ölümcül olacaktır. Bu gerçekler Türkiye için de geçerlidir; bugün ülkemizde öne çıkan tüm önemli sorunların kaynağında da aynı çelişki vardır. Bu çelişkinin önemi kavranmadan ne Kürt sorunu ne işsizlik sorunu ne de sosyal güvenlik sorunu çözülebilir.

Sosyalizm bunun için gereklidir.

***

Kapitalizm, Türkiye’yi orta erimde altından kalkması çok zor görünen bir sosyal-ekonomik yıkıma götürmektedir. Ortada bu gelişmenin önünde duracak, bunu engellemeyi başaracak bir güç bulunmamaktadır. Türkiye bugün İslami-kapitalizmin sultası altındadır ve görünen odur ki, bu durum, uzunca bir süre değişmeyecektir.

Türkiye’de medya, sosyalist düşüncenin geniş toplum kesimlerinin gözünde bir seçenek olarak yer almaması için yıllarca büyük çaba harcadı. Sosyalizmin aldığı her darbe okur/izleyici kitlelerine kapitalizmin yeni bir zaferi olarak duyuruldu. Buna karşılık, son yıllarda sol’un Latin Amerika ülkelerinde kazandığı seçim zaferi sayısını Türkiye’de kaç kişi biliyor?

Latin Amerika toplumlarının başardıklarını biz niye başaramayalım?

Bunun için çalışacağız.

Hiç yorum yok: