II. Dünya Savaşı’nın bitiminde Türkiye’de çok partili sisteme geçilmesi ile ilgili tartışmalar başladı. Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü bu tartışmalarda çok partili sistemden yana tavır koymuştu. 1945 yılının 11 Haziranında TBMM’de kabul edilen ‘Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’ CHP içinde Adnan Menderes, Feridun Fikri Düşünsel, Yusuf Hikmet Bayur, Emin Sazak gibi milletvekillerinin çektiği bir muhalif grubun oluşmasına yol açtı. Yasa önerisinin TBMM’de görüşüldüğü sırada Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, parti Meclis Grubu’na kamuoyunda ‘Dörtlü Takrir olarak bilinen bir önerge verdiler. Ülke ve parti yönetiminde ‘liberal’ düzenlemeler yapılmasını isteyen bu önerge, 12 Haziranda reddedildi. Bu gelişmelerden sonra Menderes, Köprülü ve Koraltan partiden çıkarıldı. Bayar ise önce vekillikten sonra partiden istifa etti.
7 Aralık 1945 günü ‘Dörtlü Takrir’in sahipleri tarafından kurulan Demokrat Parti, 21 Temmuz 1946'da yapılan genel seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürerek ülke genelinde miting ve gösteriler düzenledi. Fakat bu tür etkinlikler ilan edilen sıkıyönetim tarafından yasaklandı. Partinin 7 Ocak 1947 günü gerçekleşen 1.Büyük Kongre'sinde kabul edilen ve ‘Özgürlük Andı’ olarak adlandırılan raporunda demokratik olmayan ve anayasaya aykırı yasaların kaldırılması, seçimlerin yargı tarafından denetlemesi, cumhurbaşkanlığı makamının parti liderliğinden ayrılması gibi isteklere yer veriliyordu. Aynı dönemde DP içinde de anlaşmazlıklar çıkmaya başladı. Parti içindeki tartışmalar sonucunda Fevzi Çakmak, Yusuf Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan ve Yusuf Kemal Tengişerk partiden ayrılarak, 20 Temmuz 1948 günü Millet Partisi'ni (MP) kurdular.
DP ve MP, 17 Ekim 1948 günü yapılan ara seçimlere iktidara olan güvensizlikleri nedeniyle katılmadı, 16 Ekim 1949 ara seçimlerinde de aynı tavrı sürdürdüler. 16 Şubat 1950 tarihinde gizli oy, açık tasnif ve yargı denetimini kabul eden, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan bir Yüksek Seçim Kurulu’nu öngören seçim yasasının kabul edilmesinden sonra, 14 Mayıs 1950'de yapılan genel seçimlerde DP büyük bir zafer kazandı. Bu seçimlerde 487 milletvekilliğinden 408’ini DP, 76’sını CHP, 1’ini MP kazanırken 2 milletvekilliğini de bağımsız adaylar aldı. 22 Mayıs 1950 günü Adnan Menderes başkanlığında ilk DP hükümeti kuruldu ve Celal Bayar cumhurbaşkanı seçilerek genel başkanlıktan ayrıldı.
Demokrat Parti, iktidar olduğu ilk yasama döneminde (1950-54) yabancı yatırımları destekledi, Türk-Yabancı ticari ve sanayi ortaklıklarının önünü açarak kendisini destekleyen sermaye sahiplerinin önünü açtı. Ezanın Arapça okunması ve radyoda dini program yapılması yasağı kaldırıldı, okullara din dersi koydu, böylece sözcülüğünü yaptığı muhafazakâr kesimlere ilk ödünleri vermiş oldu. 1950 yılında Kore’ye asker gönderilerek iki yıl sonra gerçekleşecek NATO üyeliğine doğru ilk adım atıldı. Bizzat Celal Bayar’ın ağzından ülkenin ‘Küçük Amerika’ yapılacağı ilan edildi. Ne var ki DP, kuruluş sürecinde liberalizmin ve demokrasinin savunuculuğunu yapmasına rağmen iktidara geldikten sonra özgürlükleri kısıtladı, hükümeti eleştiren gazetelere ağır cezalar ve sansür uyguladı. Sosyalistlere, solculara ve barıştan yana güçlere karşı bir sürek avı başlatıldı.
DP, 2 Mayıs 1954 genel seçimlerinde 541 milletvekilliğinin 503'ünü kazandı. 1957 yılına kadar sürecek olan bu yasama döneminde iktidar ile muhalefetin arası gerginleşti. Ekonomide olumsuz gelişmeler görüldükçe iktidarın baskıları daha da arttı. Olumsuz gelişmeler parti içinde huzursuzluklara, giderek partinin bölünmesine yol açtı. 20 Aralık 1955’te DP’den ayrılan bir grup Hürriyet Partisi’ni kurdu.
27 Ekim 1957 genel seçimlerinde DP oyların yüzde 47.70’ini alarak 610 milletvekilliğinden 424’ünü kazandı. Bu seçimde muhalefetin oylarının toplamı iktidarınkinin üzerine çıkmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder