19 Temmuz 2008 Cumartesi

GÜNLÜKLER - 20.07.2008

Almanya’nın ünlü Stern Dergisi’nin 25 nisan 1983 günü düzenlediği uluslararası basın toplantısına dünyanın her yerinden yüzlerce gazeteci ve sayısız televizyon kanalı gelmişti. Dergi, ‘Hitler’in Günlükleri’ni ele geçirmiş, satışı tavan yapan 23 nisan tarihli sayısında ilk pasajları yayımlanmıştı. Avrupa’nın yakın tarihinin belki de yeniden yazılmasına neden olacak önemde bir gazetecilik başarısıydı söz konusu olan.
Derginin ‘yıldız’ yazarlarından Gerd Heidemann’ın, elinde ‘Hitler’in Günlükleri’nin birinci cildini havaya kaldırarak verdiği ‘zafer pozu’ ertesi gün gazetelerin ilk sayfalarında yayımlandı. Televizyon söyleşileri birbirini izliyordu. ‘Başarı’nın gerçek mimarı oydu, ‘hazine’nin Konrad Kujau adında bir antikacıda olduğunu öğrenmiş, antikacıyı tanıyan bir sanayiciyi araya sokarak dergi yönetimi adına pazarlığa oturmuştu. Bulgunun önemi nedeniyle görüşmeler gizli yürütülüyordu, yazı işlerine bile bilgi verilmemişti. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Peter Koch olan bitenden ancak 13 mayıs günü haberdar olmuştu; ne var ki artık çok geçti, çünkü 5 mayıs günü günlüklerin sahte olduğu anlaşılmış, fakat bu arada da Konrad Kujau’ya 62 cilt için 9 milyon 300 bin Mark/8 milyon 974 bin YTL ödenmişti.
Der Spiegel Dergisi soruyor: Günlükler gerçek mi, sahte mi?


Konrad Kujau hem cin gibi akıllı hem de üstün yetenekli bir kaligraf ve ressamdı, ama aynı zamanda da açgözlüydü. Stern ile önce üç cilt için anlaşmış, ama karşısındakilerin ısrarcılığını görünce önlerine önemli bir bölümünü o günlerde kaleme aldığı 58 cilt daha sürmüştü. Stern yetkililerinde kuşku uyandıran da bu yeni ciltler olmuş, ‘mal’ı inceletmek için çeşitli kuruluşlara başvurmuşlardı. Kujau’un çalışması öyle başarılıydı ki Federal Arşiv de, Rheinland-Pfalz Eyaleti Kriminal Dairesi de günlüklerin özgünlüğünden kuşku duymadılar. Günlükler için ‘sahtedir’ diyen ilk kuruluş Federal Materyal Araştırma ve İnceleme Kurumu oldu. Yapılan incelemede ciltlerdeki yapıştırıcının II. Dünya Savaşı’ndan, kâğıtlardaki beyazlatıcının ise 1950’den sonra kullanılmaya başlandığı ortaya çıkmıştı.

Konrad Kujau ve Gerd Heidemann Hamburg’da yargılandılar, dava 1985 yılında sonuçlandı. Kujau, sahtekârlıktan 4 yıl 6 ay hapse mahkûm oldu. Heidemann da Kujau’ya ödemesi gereken paradan 2 milyon Markı cebine indirdiğinden aynı cezayı aldı ve cezasını sonuna kadar çekti. Kujau, gırtlak kanserine yakalanması nedeniyle 3 yıl yattıktan sonra çıktı ve sahtekârlığı ‘yasal bir meslek’ olarak sürdürdü. Popüler bir ‘sanatçı’ olarak bir atölye açtı, büyük ustaların yapıtlarını kopyalayıp arkalarına ‘orijinal Kujau kopyasıdır’ notunu düşerek pazara sürdü, iyi de satış yaptı.
İlginç bir adamdı, 1996 yılı yerel seçimlerinde Stuttgart belediye başkanlığına aday oldu ve 901 oy aldı! 2000 yılında kanserden öldü.

Olan, doğal ki Stern’e oldu, uzunca bir süre kendi neden olduğu rezalet batağında debelendi. Bir dönem tirajı yerlerde sürünecek ölçüde azaldı. Yeniden toparlanana kadar okurlarından özür üstüne özür diledi. Yazıişleri, doğrudan bir suçu olmamasına rağmen toptan istifa etmek zorunda kaldı.



Dergi için belki de en vahimi 1992 yılında çevrilen ve sahte Hitler Günlükleri’nden hareketle Stern Dergisi’ni konu alan ‘Schtonk!’ adlı sinema filmiydi. Film o kadar başarılıydı ki yabancı filmler dalında Oscar Ödülü’ne aday oldu.

Şimdi bana, ‘Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!’ misali bu konu da nereden çıktı, diye sorabilirsiniz.

Hiç… Birdenbire aklıma geliverdi, ben de yazdım. Hepsi bu.

Hiç yorum yok: