Türkiye bir Avrupa Konseyi üyesi olarak siyasal parti kapatmalarında konsey üyesi tüm ülkeler için geçerli olan ölçütlere uygun davranmak zorundadır. Başka bir temel nokta da kapatma kararının Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde yer alan maddelerle uyumlu olması zorunluluğudur.
Söz konusu ölçütler, Avrupa Konseyi’nin anayasal konularda devletlerarası referans organı olan Venedik Komisyonu tarafından 1999 yılında hazırlanmıştır.
Bu ölçütlerin hazırlanmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yanı sıra Avrupa’da “reel sosyalist” rejimlerin çökmesinden sonra oluşan siyasal koşullar ile 1990’lı yıllarda Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülen parti kapatma davalarının göz önünde bulundurulduğu bilinmektedir.
***
Siyasal parti kapatmalarına ilişkin Avrupa Konseyi ölçütlerini şöyle özetleyebiliriz:
- Her türlü olası yasaklama ya da feshedilme kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu olmalıdır,
- Yasaklama ya da feshedilme kararı, siyasal partilerin şiddeti savunmaları veya şiddeti anayasal düzeni devirme amacıyla bir yöntem olarak kullanmaları durumunda öngörülmelidir. Bir siyasal partinin Anayasa’yı barışçıl yöntemlerle değiştirme arzusu, kapatılma ya da feshedilmesini meşru kılmamalıdır. Yasaklama ya da feshetme kararı ancak demokratik bir toplumda gerekliyse ve söz konusu siyasal partinin demokrasi ve temel özgürlükleri tehdit ettiğine ilişkin somut kanıtlar mevcutsa öngörülebilir. Programında şiddeti savunan ya da yürürlükteki anayasal düzeni silahlı savaşım, terör veya yasadışı faaliyetlerle değiştirme hedefi güden partiler bu kapsama girerler. Anayasal düzeni yasal yöntemlerle barışçı biçimde değiştirme hedefi güden bir parti, düşünce özgürlüğü ilkeleri gereğince yasaklanamaz ve kapatılamaz. Özgürlükçü ve demokratik bir devlette yürürlükteki düzene karşı çıkmakla sınırlı kalan eylemler cezalandırılamaz.
- Bir siyasal parti, partisinden izin almadan beyanda bulunan üyelerinin davranışlarından sorumlu tutulamaz. Parti hakkında bu nedenle işlem yapılacaksa sorumlunun parti onanıyla hareket ettiği kanıtlanmalıdır. Aksi durumda açıklamalarının sorumluluğu kişiye aittir.
- Hükümetlerin veya devletin diğer yetkili organlarının, bir siyasal partinin kapatılması veya feshedilmesini istemeden önce, o partinin demokratik ve özgür siyasal düzen için gerçek anlamda bir tehdit oluşturup oluşturmadığını göstermeleri gerekir. Aynı organlar, kapatma veya feshetme kadar sert olmayan para cezası, idari ceza veya bazı parti üyelerinin adalet önünde hesap vermesi gibi diğer önlemlerin söz konusu tehdidi engelleyip engellemeyeceğini de düşünmelidirler.
- Siyasal partileri yasaklamak veya feshetmek için alınacak yasal önlemler, partinin sadece üyelerinin değil, kendisinin de güttüğü siyasal hedeflerinde anayasal olmayan yöntemler kullandığını kanıtlamalı, alınacak yasal önlemler istisnai ve işlenen suçla orantılı olmalıdır.
- Siyasal partilerin yasaklanması veya feshedilmesi Anayasa Mahkemesi ya da dengi bir hukuksal organa ait olmalıdır. Dava süreci adil yargı, açıklık ve her türlü hukuksal güvence çerçevesinde gerçekleşmelidir.
***
Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasına ilişkin olarak başta medya olmak üzere kamuoyunda her kafadan başka bir sesin çıktığı bir ortamda 1999 Venedik Sözleşmesi’nde belirtilen parti kapatma ölçütlerini özet olarak bu köşede aktarmayı yararlı gördüm.
Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatırken, bu ölçütlere uymuş mudur ya da karar ile bu ölçütler arasında bir çelişki var mıdır? Doğal ki bu soruları gerekçeli karar açıklandığında yanıtlayabileceğiz. Fakat söz konusu açıklamayla birlikte doğacak yeni tartışmalara şimdiden hazırlıklı olmanın da bir zararı yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder