6 Aralık 2009 Pazar

CUMHURİYET HALK PARTİSİ, DEMOKRATİKLEŞME VE KÜRT SORUNU (1) - 18.11.2009

Ne zaman CHP’yi eleştirecek olsam kimi okurlarımın tepkisiyle karşılaşıyorum. Doğrusu bu anlayabildiğim bir durum değil, çünkü her kurum ve kuruluş gibi siyasal partiler de eleştirilerek kendilerini yenilerler. Geçen Pazar günkü yazımda İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın “yol haritası” olarak açıkladığı konuları bire bir sıralayarak, CHP’nin bu konulara/önlemlere bir itirazı olmaması gerektiğini iler sürdüm. Okur eleştirilerinin nedeni de buydu. Oysa bu okurlar “resmi” CHP belgeleriyle İçişleri Bakanının söylediklerini karşılaştırsalar arada hemen hiçbir fark olmadığını göreceklerdi. Bugünküyle birlikte peş peşe üç yazımda bu örtüşmeyi göstermeye çalışacağım.

10 yıl öncesine dönüp CHP’nin 1999’da hazırladığı CHP Doğu ve Güneydoğu Raporu’na bir göz atalım.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan CHP, bu anlayış ve ‘çok yönlü strateji’ çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanmakta olan sorunların topyekün çözümüne, ‘terörün bitirilmesine, sosyo-ekonomik gelişmenin sağlanmasına, Kürt sorununun çözümlenmesine’ öncülük etmeyi sosyal demokrat kimliğinin ertelenemez bir temel sorumluluk alanı olarak görmektedir. Doğu ve Güneydoğu adlı bu rapor ağırlıklı olarak sorunların sosyal ve ekonomik boyutlarını irdelemek ve onunla sınırlı çerçevede, sorunların çözümüne yönelik öneriler oluşturmak amacı ile hazırlanmıştır. (CHP, Doğu ve Güneydoğu Raporu, Madde: 2.1.3.b)

***

CHP, 2001 yılında yayımladığı Demokratikleşme Raporu’nda ise Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu dönemi şöyle belirlemektedir: Bireyin hak ve hukukunun korunmasının; ‘kültürel çoğulculuk, katılımcılık ve hoşgörü’ eşliğinde, her alanda demokratikleşme arayışlarının temel çıkış noktasına dönüşğü bir dönemden geçmekteyiz.” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4) Aynı maddede Sayın Deniz Baykal’ın şu sözleri yer almaktadır: Biz, ülkemizde; insan haklarını, özgürlüğü, eşitliği ve laikliği; kısaca, katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi, her türlü tehdit karşısında sonuna kadar savunmaya kararlı olan bir siyasi Partiyiz... Güçlü demokratik kurumlar ve hukukun üstünlüğü ile insan hakları ve temel özgürlükler, siyasetimizin çıkış noktasıdır.”

CHP bu raporda geleceğe, bugüne ilişkin doğru öngörülerde bulunmaktadır. “Demokrasi kültür ve birikiminin dünya ölçeğince derinleşmekte oluşu, insan hak ve özgürlüklerinde de yeni arayışları gündeme getirmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde, inanç, etnik köken, ana dili ve benzeri farklılıklardan beslenen alt kültürlerin, bu zeminde oluşan alt kimliklerin özgürce sahiplenilme ve geliştirilmesi arayışlarının, ‘Kimliğin Korunması ve Saygı Gösterilmesi Hakkı (3-6/1)’ gibi yeni insan hakkı alanlarına dönüşeceği açıkça görülmektedir.” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4) “Kültürel çoğulculuğun ve kültürel hakların, eğitim alanı dâhil güvence altına alınması,” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4.2.) CHP’nin 8 yıl önceki talepleri arasındadır.

***

Devam edelim: “Ülkemizde bazı kesimlerce Güney Doğu Sorunu, diğer bazı kesimlerce ise Kürt Sorunu olarak tanımlanan ‘sorun’, CHP Parti Programında, ‘Etnik Duyarlılıklara Demokratik Çözüm’ olarak tanımlanmış olan, Devletin tüm alt kimliklere saygı, eşitlik ve hoşgörü içinde yaklaşmasını temel alan politikası çerçevesinde ele alınması gereken bir çoğulcu demokrasi sorunudur.

Bu bakışla; devletler, dinler arasında tercih yapamazlar, yapmamalıdırlar; devletler, her mezhep ve inanca eşit mesafede bulunmakla yükümlüdür. Benzeri şekilde; devletlerin, etnik tercihleri olamaz, olmamalıdır; devletler, her ırk ve etnik gruba eşit mesafede durmak zorundadır. Her toplumda, tüm kişi ve gruplara karşı her tür ayrımcılıklar, artık geride bırakılmalıdır. Bütünleşme ve hoşgörü hepimiz için anahtar sözcük olmalıdır. Diğer birçok Avrupa Birliği ülkeleri gibi, Türkiye de, çok etnisiteli (kökenli), çok kültürlü ve çok dilli bir toplumdur. Osmanlılar döneminde bile, Türk toplumunun bu özelliği, engin bir hoşgörü anlayışına kaynak olmuştur.” (CHP Demokratikleşme Raporu, Madde 6.2.)

Konuyu sürdüreceğiz.

Hiç yorum yok: