6 Aralık 2010 Pazartesi

LİBERAL BİR BİLİM KADINI - 14.11.2010

Adını not etmeyi savsaklamışım o liberal bilim kadınının. Geçen akşam Mine Kırıkkanatla birlikte Habertürk TVnin canlı yayınına çıkmıştı. Ekranda çok görünenlerden biri değildi, ya da ben rastlamamışım.

Kızıla yakın renkte saçları, yazar Astrid Lindgrenin ünlü kahramanı Pippi Langstrumpfun başının iki yanında yere koşut dikelen örülü saçlarının çözülmüş, kabarmış halini andırıyordu. İri gözlerini devirerek konuşan, şık giyimli, profesör unvanlı bir kadındı.

Daha ilk sözlerinden, entelektüel birikime büyük önem ve değer verdiği anlaşılıyor, bu da izleyenleri haklı olarak bu bağlamda bir beklenti içine sokuyordu. Karşısında Sevgili Mine gibi doğru bildiğini dan dankonuşan biri olması kendisi için büyük şanssızlıktı. Eveliyor, geveliyor, devekuşu kovalıyor, fakat bir türlü giderek sabırları taşan izleyicilerin beklentilerini karşılayacak noktaya gelemiyordu.

Konu türbandı. Mine, son zamanlarda ilkokullara inme eğiliminin ülkenin dört bir yanında görülen somut örneklerinden söz edince sıkışmış, Bu da nereden çıktı?” türünden sorularla dünyadan habersiz bir şaşkın rolüne bürünmüştü. Mine ise bastırdıkça bastırıyordu. Liberal bilim kadını bakmıştı ki böyle olmayacak, Ben buraya tartışmaya gelmedim, bir entelektüel olarak sormaya, sorgulamaya geldim! demişti.

İzleyiciler de zaten bu sözlerinden sonra onun bir entelektüel olduğunu anlamışlardı. Ne var ki entelektüelliği Minenin hayatın içinden, somut görüntülerden, yaşananlardan hareketle tam isabet tutturduğu salvo atışlarını karşılamaya yetmiyordu. Bir iki kez karşı atış denedi, ıskaladı. Olmuyordu. Bunalmıştı. Sizin entelektüel düzeyiniz beni anlamanıza yetmiyor! dedi, fakat bu sözleri bir gülümseme dışında karşılık bulamadı.

***

Ve o da sonunda, Ben, türbanı insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde ele alıyorumdiyerek tüm öbür türbancı sözde liberallerin yaptığı gibi hak ve özgürlükler limanına sığındı.

O da benzerlerinin düştüğü yanılgıya düşüyor, hak ve özgürlükleri savunmanın liberallerin tekelinde olduğunu düşünüyor, eşitlikçilikten soyutlanmış hak ve özgürlüklerin son çözümlemede bir anlam ifade edemeyeceğini aklına bile getirmiyordu.

Entelektüel düzeyi ancak bu kadarına yetiyordu türbanı savunan, frapan-liberal bilim kadınının.

Mine, kadına, Siz Patagonyada mı yaşıyorsunuz? diye sorarken haklıydı. Ayaklarının bu topraklara basmadığı o kadar açıktı ki.

Liberal bilim kadınının argümanlarını duydukça, Üniversitelerde türbana bir itirazım yok!diyenler bile bu görüşlerinden çark edebilirlerdi.

Bilim kadını bocaladıkça Mine salvolarını sıklaştırıyordu. Dünya kadın hareketinin başlangıç tarihi olarak kabul edilen 8 Mart 1857den günümüze köprüler kurduktan sonra, Kadın-erkek eşitliği hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Kadın yine eveledi, geveledi, devekuşu kovaladı, sonunda, Bu soruya cevap vermeyeceğim dedi.

Entelektüel düzeyi bu denli basit soruları yanıtlamasına tenezzül etmeyecek derecede yüksekti liberal bilim kadınının!

İncir çekirdeğini doldurmayan boş lafların dayanılmaz rahatlığına alışmış, bilimi hayatın dışında gören o entelektüel olma savındaki okumuş yazmışların bildik huzursuzluğu çökmüştü üzerine.

***

Ne yazık ki üniversitelerimizde, yüksekokullarımızda bu türden liberal öğretim üyelerinin sayısı artıyor. Çocuklarımızı bunlar eğitiyor. Çocuklarımız, bir Avrupa üniversitesinin kapısından bile geçemeyecek bu YÖK ürünü sözde bilim insanlarının derslerini bilim sanarak izliyorlar.

Yazık!

Hiç yorum yok: