***
Dernek, ekonomik, sosyal ve hukuksal çalışmalarının yanı sıra Federal Parlamento’da da temsil edilebilmek için çaba gösteriyordu. 1965 seçimlerinde üst düzey yöneticilerinden Hermann Stahlberg’i Hıristiyan Demokrat Birlik’ten parlamentoya sokmayı başardı. 1969 seçimleri sonrasında ise parlamentodaki muvazzaf asker milletvekili sayısı beşe yükseldi.
Federal Savunma Bakanlığı Personel Dairesi’ndeki asker temsilciler 1966 yılından itibaren artık derneğin aday listesinden seçiliyor, başarı grafiği yükseldikçe üye sayısı da artıyordu. 1956 yılında 55 kurucu üyeyle kurulan derneğin üye sayısı 1966 yılında 110 bine, 1969 yılında 130 bine, 1972 yılında 140 bine, 1974 yılında 175 bine yükselmişti.
Dernek, üyelerinin çıkarları doğrultusunda kimi zaman hükümetlerle çatışıyor, yeri geldiğinde üyeleri sokağa dökülüyordu.
Alman Federal Ordu Derneği bugün 200 bini aşkın üyesi, kurduğu iki vakıf (Heinz-Volland Vakfı, Karl-Theodor-Molinari Vakfı) ve bir eğitim enstitüsü (Manfred-Godzki Enstitüsü) ile Almanya’nın en güçlü sivil toplum örgütlerinden biri olarak çalışmalarını sürdürüyor.
***
Dernek, Avrupa Asker Birlikleri Örgütü’nün (EUROMIL) en güçlü üyelerinden biri. EUROMIL bu yıl bünyesinde 36 ülkeden 83 konfederasyonu ve 60 milyon emekçiyi toplayan en güçlü sendikal kuruluş olan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’na (ETUC) üyelik için başvurdu. Başvuru 2011 yılında Atina’da yapılacak toplantıda karara bağlanacak.
Avrupa’nın 22 ülkesinden asker sendikaları, asker dernekleri, emekli subay dernekleri, gaziler ve askerler yardımlaşma sandıkları gibi kurumlar EUROMIL’in üyesi. Asker sendikaları ve dernekleri bazı ülkelerde (Hollanda, Finlandiya, İsveç vd) sendika konfederasyonlarına üye ve toplu görüşme-toplusözleşme yapabiliyor. Merkezi Brüksel’de bulunan EUROMIL, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve AGİT nezdinde muhatap alınıyor.
Görüldüğü gibi başka ülkelerde askerler rütbe farkı gözetmeksizin kendilerini “kamu emekçisi” olarak değerlendirip bu doğrultuda örgütleniyorlar.
***
Keşke bizde de benzer bir gelişme olabilseydi, olmadı. Bizim askerimiz kurduğu yardımlaşma kurumu OYAK’la bankacılığı, sigortacılığı, otomotivciliği, çimentoculuğu, konserveciliği seçti. Kapitalizmle bütünleşti.
Hükümete karşı hakkını, hukukunu koruyacak “öz-örgütü”nden yoksun kaldı.
Eğer bünyesinden, başka ülkelerdeki benzerleri gibi güçlü bir sivil toplum örgütü çıkarabilseydi bugün yaşadığı sıkıntıları yaşar mıydı?
Açığa alınan üç general olayı bunları düşündürüyor bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder