Haber kanallarından birinin ileti servisine aboneyim. Önemli haberleri özet olarak cep telefonuma gönderiyorlar. Yararlı bir hizmet olduğunu söylemeliyim. Ne var ki kimi zaman öyle haberler geliyor ki insan “kafaya alındığı” duygusuna kapılıyor. 29 Ekim günü böyle bir haber düştü cep telefonumun ekranına. Başbakan’ın eşi Cumhurbaşkanı’nın Çankaya Köşkü’nde verdiği Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna gitmemiş. Yine o duyguya kapıldım. Emine Hanım’ın Cumhurbaşkanı’ndan da olsa gelen bir çağrıya uyup uymaması beni niye ilgilendirsin? İsterse gider, isterse gitmez, bana ne?
Doğal ki ardında yatan belli bir amaç var servis edilen bu türden haberlerin. Oturup, “Acaba Emine Hanım Cumhurbaşkanı’nın resepsiyonuna niçin gitmemiş olabilir?” diye düşüneceğiz, yorumlar üretip birbirimize anlatacağız. Acaba Hayrünnisa Hanım’la aralarında bir soğukluk mu var ya da Başbakan, eşinin bu kararını nasıl karşılamıştır, diye. Fasa fiso şeyler kısacası, iyi de tüm bunlar bizleri neden ilgilendirsin?
Amaç, bizleri asıl üzerinde düşünmemiz gereken konulardan, sorunlardan uzaklaştırmak. Çoğu zaman bu tuzağa düşmüyor değiliz ne yazık ki. Zamanımızın önemli bir bölümü bizi hiç ilgilendirmemesi gereken faso fiso konular üzerinde düşünmekle, konuşmakla geçiyor.
***
Başbakan, 12 Eylül referandumunun sonuçlarına ilişkin bir araştırma yaptırmış. Türkiye genelinde 75 bin kişiyle konuşularak bir yargıya varılmış. Buna göre, verilen “hayır” oyları seçmenin eğitim düzeyi yükseldiği oranda yükseliyor, oylar, seçmenin eğitim düzeyi düştüğü oranda da “evet”e dönüşüyormuş. Başbakan, 12 Eylül’de aldığı bu “cahil” desteğine çok şaşırmış. Vah ki vah! Ben de doğrusu Başbakan’ın ezelden beri bilinen bir gerçeğe salt bir araştırma sonucu ortaya çıktı diye şaşırmasına çok şaşırdım.
AKP’nin talan kapitalizminden yararlanan yeniyetme girişimciler ile sekiz yıldır toplumun sindirimine sunulan fakat istenilen ölçüde sindirilemeyen koşullu özgürlük alanlarında doludizgin at koşturan yeniyetme liberaller dışında kalan toplum kesimleri hangi olağanüstü nedenlerle AKP’yi desteklesinler?
Kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi davranmayan bireylerin yaşam olanaklarını daraltan, özgürlüklerini kısıtlayan, bin bir çabayla erişilen aydınlığı karanlığa dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan bir iktidarı ancak eğitimsizlerin desteklemeleri, desteklemiş olmaları doğal değil midir?
Bunda şaşılacak ne vardır?
AKP’yi destekleyenler bu toplumun eğitimsizlikleri oranında en yoksun, en yoksul, en aç kesimleridir. Din gibi, iman gibi siyasallaştırılmış araçlarla kendi çıkarlarına aykırı davranışlara kolayca yönlendirilebilen kitlelerdir.
Eğitimli insan hiç celladının işini kolaylaştırır mı?
Eğitimli insanlar “Emine Hanım’ın resepsiyon kararı” gibi faso fisolarla kafaya alınmalarına izin verirler mi?
***
Bugün pazar. Günümü İstanbul Kitap ve Sanat Fuarı’nda geçireceğim. Yayıncı, yazar, ressam dostlarımla buluşacağım, kitapları karıştıracağım, resimlerle, heykellerle ruhumu zenginleştireceğim. Binlerce ziyaretçiyle birlikte kitap ve sanat coşkusunu soluyacağım.
Gün boyu aklıma ne Çankaya Köşkü ne Cumhurbaşkanı’nın resepsiyonu ne Emine Hanım ne de Başbakan gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder