13 Aralık 2010 Pazartesi

HİÇ GENÇ OLAMADAN - 12.12.2010


Onları tanıyorsunuz; hani televizyonlardaki tartışma programlarına çıkarlar da mıymıy konuşup sözlerini bir türlü bağlayamazlar, sizler de izlerken bunalırsınız, kanal değiştirip bir ohhh çekersiniz. Şimdi ağızbirliğiyle öğrencilere “edep”, “adap”, “disiplin” dersi verip veryansın ediyorlar.
Konuşurken, gözlerinden kıskançlık, haset, öfke okunuyor. Çünkü eleştirdikleri o genç insanlar, kızlarıyla, delikanlılarıyla okudukları üniversitelerin en delişmen, en akıllı, en bilinçli öğrencileri. Saplarına kadar yürekliler de. Sokak gösterilerinin en önünde yer alıyorlar, TBMM’de pankart açıyorlar.
Yumurtayı en uzağa fırlatanlar da, hedefi tam isabet tutturanlar da onlardır.

Mıymıycıların ise hiç böyle anıları yoktur geçmişlerine uzanan. Öğrencilik yılları “ineklemekle” geçmiş, o en güzel olması gereken yıllarını “büyüklerinin istediği gibi adam/kadın” olabilmek için ıskalamışlardır.

Hiç genç olamadan güce tutsak, iktidara yalaka, düzene payanda olmuşlardır.


Bunların çocuklukları da eksiktir. Sözgelimi, ağaçlara tırmanmamışlar, komşu bahçelerden erik, kayısı çalmamışlar, okul çantalarını kızak yapıp karda kaymamışlar, mahalle arası toprak sahalarda top koştururken üstlerini başlarını paralayıp evde fırça yememişler, okul asıp sinemaların öğle matinelerinde “olmayacak filmler” izlememişlerdir.


Oysa marifet, “istenilen adam/kadın” olmak değil, çocukluğu, gençliği dilediğince haylaz, delişmen, aykırı, yürekli, tadını çıkara çıkara yaşayıp “kendi istediği gibi bir insan” olabilmektir.


Bunlar sinik, sünük, “dur” deyince duracak, “otur” deyince oturacak, “kalk” deyince kalkacak, “sus” deyince susacak uysal gençler görmek istiyorlar karşılarında.


Üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu da ne yazık ki zaten görmek istedikleri o “uysal” gençlerden oluşuyor.


Ama bir de aileden okula, toplumdan devlete her türlü güç odağından gelen baskıya direnmeyi başarıp aradan sıyrılabilmiş kişilikli gençler var üniversitelerde. Bunlar aynı zamanda okudukları bölümlerin en başarılı, en bilgili, en yaratıcı öğrencileri. Örgütlenmişler, başka okul ve kentlerdeki benzerleriyle iletişim kurmuşlar, dayanışıyorlar. Dik başlı, onurlu, hesap soran, hayatı sorgulayan, atılgan genç insanlar.


“Parasız eğitim istiyoruz!” diyerek TBMM’de pankart açanlar, “Bizim de söyleyecek sözümüz var!” diyerek sokaklara dökülenler, üniversite yerleşkelerinde eylem koyanlar bu gençlerdir; yılmıyorlar.


Bu gençler iktidarın ve iktidara bağlı güçlerin gözünde ayrık otlarıdır. İstenilen, arzu edilen, tasarlanan görüntüyü bozuyorlar. Her türlü şiddet kullanılarak üzerlerine gidiliyor. Coplanıyorlar, tekmeleniyorlar, gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar, yargılanıyorlar, hapislere atılıyorlar ama yıldırılamıyorlar. Boyunlarını eğmiyorlar, koyunlaştırılamıyorlar.




Dik duruşları iktidarı, iktidar güçlerini, onların borazanı mıymıycıları, aşağılık duygularının batağında çırpınan kıskanç yalakaları müthiş öfkelendiriyor.


Kanları deli bu genç kızlar, bu genç erkekler bu ülkenin yarınlarının umutlarıdır. Mutlaka çoğalacaklar.


Bizim özlemlerimizi onlar gerçekleştirecekler, bizim kurmak isteyip de kuramadığımız o “başka” hayat düzenini onlar kuracaklar, o pırıl pırıl aydınlık, güzel, yaşanası Türkiye’yi onlar yaratacaklar.


Onları alınlarından öpüyorum.

Hiç yorum yok: