24 Ağustos 2009 Pazartesi

GÜLE GÜLE KOCA ADANALI - 02.08.2009


“Küp gibi” derler ya, o gün işte öyle içmiştik kadim dostumuz Cornelius Bischof’un Hamburg dışındaki yeşilliklerle sarmalanmış evinde. Yaşar Kemal kitaplarını Türkçeye kazandırmakla ünlü “son Osmanlı” Cornelius’un evi, özellikle de her zaman hazırdır böyle “özel” günlere. O gün de özel bir gündü, Demirtaş’ı Hamburg Havalimanına götürecek, oradan İstanbul’a uğurlayacaktık. Bunun neresi özel, diye bir soru takılmış olabilir aklınıza, 12 Eylül günleriydi, birçok kişi canını, özgürlüğünü kurtarmak için Türkiye’den yurtdışına çıkış yolları ararken, o ille de “Türkiye’ye döneceğim,” diye tutturmuştu. Tanıyanlar bilirler, “inadım inat” diyen insanlardandı Demirtaş Ceyhun.
Cornelius da ben de endişeliydik, İstanbul’a ayak basar basmaz derdest edilebilir, başına olmadık işler gelebilirdi. Cornelius’un hazırladığı eksiksiz meyhane masasının çevresinde geçirdiğimiz saatler boyunca hep havadan sudan söz ettik, söz bittiğinde de rakıya yüklendik. Hayatımda ilk ve son kez öylesine “zom” bir durumda arabamın direksiyonuna geçtim, havalimanına kadar nasıl olup da sağ salim gelebildiğimiz bugüne kadar bir muamma olarak kaldı.

Demirtaş, sevgili eşi Günöz’e, çocuklarına, Asya’sına, Ozan’ına kavuştu. Korktuğumuz başımıza gelmedi.

***

Yürekli bir adamdı Demirtaş; genç yaşlarında yüreğinde filizlenmeye başlayan sosyalist düşünceye hep bağlı kaldı, inançlarından hiç ödün vermedi, emekten yana adil bir dünyaya, aydınlık bir Türkiye’ye olan umutlarını koruyarak aramızdan ayrıldı.
1934 Adana doğumluydu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin mimarlık bölümünü bitirmişti, fakat toplum onu gazeteci ve yazar olarak tanıdı. Akşam, Politika, Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı, edebiyat ve siyasi yazıları birçok dergide yayımlandı. Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü (2006) sahibiydi.
Uzun yıllar Türkiye Yazarlar Sendikasının genel sekreterliğini ve ikinci başkanlığını yaptı.
Ana uğraş alanı edebiyattı. 41 öykü, roman ve inceleme kitabına imza attı. İlk romanı “Asya” ile 1970 TRT Roman Başarı Ödülü’nü, “Çamasan” adlı öykü kitabıyla 1972 Sait Faik Hikaye Ödülü’nü, “Apartman” adlı kitabıyla da 1975 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazandı.
1990’larla birlikte yazma uğraşını inceleme ve araştırma kitaplarında yoğunlaştırdı. “Ah Şu Biz Göçebeler”, “Ah Şu Biz Karabıyıklı Türkler”, “Ah Şu Osmanlılar”, “Modernizm, Postmodernizm ve Türban”, “Entelektüel’den Entel’e” gibi yapıtları bu döneme aittir.
Bir konuyu tartışırken, konuyu içselleştirmesinin yoğunluğu ölçüsünde hırçınlaşırdı, oysa mizah yönü ağır basan, müthiş güzel fıkra anlatan, dolu dolu gülmesini bilen, “keyif ehli” bir insandı. Cumhuriyet Meyhanesindeki, Pera Balıkçısındaki masaları boş kalacak.

***

Arkadaşlığımızın yanı sıra Demirtaş Ceyhun’la aramızda “halef-selef” ilişkisi vardı. TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal ile birlikte İstanbul Kitap Fuarı’nın temellerini atan birkaç kişiden biriydi. 1982 yılından başlayarak 10 yıl boyunca sürdürdüğü görevini kendini emekliye ayırması üzerine 1992 yılında ben üstlendim. Onun döşediği taşlar üzerinde yükselen fuar bu yıl 28 yaşını kutlayacak; Demirtaş Ceyhun’un salt edebiyatçılığını değil, ülkemiz yayıcılığına olan hizmetlerini de özel etkinliklerle anacağız.
Son yıllarda en büyük mutluluk kaynağı dedeliğiydi; “Torun, insanın hayatını zenginleştiriyor,” diyordu.

Sevgili Günöz’e, Ozan’a, Asya’ya, tüm yakınlarına, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
Güle güle koca Adanalı.




Hiç yorum yok: