2 Ekim 2010 Cumartesi

TOPHANE OLAYI ÜZERİNE - 27.09.2010

Beyoğlu ilçesinin bir semti olan Tophane bütününü ya da bir bölümünü içine aldığı altı mahalleden oluşuyor: Hacımimi Mah, Müeyyetzade Mah, Tomtom Mah, Şahkulu Mah, Kılıç Ali Paşa Mah. ve Firuzağa Mah. Bu mahallelerin tümü adlarını camilerden almışlar. Bunlardan en eskisi, 1491 yılında II. Beyazidin hazinebaşı Firuz Ağa tarafından yaptırılmış. Kılıç Ali Paşanın yaptırdığı caminin yapım tarihi 1580, Tomtom Mehmet Kaptanın yaptırdığı caminin ise 1592. El Hac Mehmet Çelebinin (Hacımimi) camisi ile Müeyyetzade Yazıcı Mehmet Efendi camisi 16. yüzyılda yapılmış. Yine aynı yüzyılda III. Mehmetin nedimlerinden Mehmet Çelebi tarafından yaptırılan cami ise burada imamlık yapan ve kabri caminin avlusunda bulunan Şahkulu Mehmet Efendinin adını taşıyor.

Kılıç Ali Paşa Camisi dışındaki camilerin boyutları oldukça küçük, bu da o tarihlerde bölgedeki Müslüman nüfusun azlığını gösteriyor. Buna karşılık bölgede çok sayıda Katolik ve Ortodoks kiliseleri ile Yahudi cemaatin sinagogları var. Bunlar büyük ve gösterişli yapılar. 15, 16. yüzyıllara kadar gitmeye gerek yok, bu bölgede 1950li yılların ortalarına kadar Hıristiyan, Ortodoks ve Yahudi nüfusun neredeyse Müslüman-Türk nüfusa yaklaştığı biliniyor.

***

Tophaneye komşu bir semt olan Cihangirde dünyaya geldiğimden çocukluk yıllarımda semtin kozmopolitliğini bire bir yaşadım. Sonradan İstanbullu, özellikle de Cihangirli, Galatalı olan kimi köşe yazarları bölgedeki Romanların sonradan geldiklerini yazıyorlar. Bu, doğru değildir; onlar Tophanenin en eski sakinlerindendiler. Tophaneyi herhalde Hacıhüsrevle karıştırıyorlar.

Bölgenin nüfus yapısındaki değişiklik ilkin, önce 6-7 Eylül 1955 olayları, sonra da 1964 tarihinde Yunan uyruklu Rumlara zorunlu göç uygulanması nedeniyle boşalan Rum evlerine çoğunlukla Bitlis ve Siirtten gelen Güneydoğulu göçerlerin yerleşmesiyle başladı. 1950’li yılların sonlarına doğru Ermeni esnaf bölgeyi terk etti; Yahudi nüfus Nişantaşı, Şişli gibi semtlerde yükselen daha modern, daha konforlu apartmanlara taşındı. Boşalan evler, işyerleri düşük bedellerle kırsal kesim göçerlerinin eline geçti. Güneydoğulu Müslüman nüfus zamanla mülk sahibi ya da kiracı olarak bölgeye egemen oldu.

Tophane, on on beş yıldır orta kesim kentsoyluların çekim merkezidir. Özellikle yazarlar, gazeteciler, sanatçılar semti mesken tutmaktadırlar. Açılan küçük oteller, lokantalar, kafeler, barlar, atölyeler ve galerilerle semte yeni bir hava gelmiştir. Bu havayla birlikte emlak fiyatları, kira bedelleri hızla artmaya başlamış, hayat pahalılanmış, semtin göçerlikten yerleşikliğe geçiş sürecini henüz tamamlamamış görece yoksul kesimi semtte var olma kaygısınakapılmıştır. Son galeri baskınları bu kaygının sokağa yansımasıdır.

***

Farklı bir sosyokültürel ortam karşısında içe kapanma/gettolaşma göçerlerin doğal korunma refleksidir. Tophane nüfusunun bugün çoğunluğunu oluşturan yeni Tophaneliler de içlerine dönük, muhafazakâr bir yaşam sürmekte, bu yaşamın merkezinde de dinbirleştirici/ortak temel öğeolarak yer almaktadır. Bu tür sosyokültürel yapılarda temel öğenin yerine göre savunma ya da saldırı silahı olarak kullanılması olağanüstü bir davranış değildir. Hele bizim gibi şiddete eğilimli bir toplumda bunun hiçbir şaşırtıcı yanı yoktur. İçki bir simgedir.

Çeşitli kentlerde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri insan odaklı olarak gerçekleştirildiği koşullarda desteklenmeli, fakat insanların yerlerinden yurtlarından edilmesi yoluyla belli sermaye güçlerine yeni rantlar sağlamak biçiminde uygulanıyorsa mutlaka karşı çıkılmalıdır. Tophanelilerde haklı olarak bu korku uyanmış, kendilerini ifade etmenin birçok yolu varken, Başbakanın Dünyayı şişenin içinden görenler, tuzağına düşmüşlerdir.

Tophane olayı bir kez daha göstermiştir ki dinsel duyguları kaşıyarak siyaset yapmak çok tehlikeli bir oyundur. Kimseye, hele ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Başbakanın söylediğinin tam tersine Tophane olayı çok önemlidir, medya bu konuda iyi bir sınav vermiştir, üzerinde daha da çok konuşulmalı, tartışılmalı ve mutlaka dersler çıkartılmalıdır.

Hiç yorum yok: