18 Ekim 2010 Pazartesi

HEP AYNI ŞEYLERİ YAZMAK - 13.10.2010



Bir köşe yazarı için hep aynı şeyleri yazmak kadar sıkıcı bir şey yok. Ama ne yapalım ki Türkiye böyle bir ülke; ortaya çıkan herhangi bir sorun giderek büyüyor, büyüdükçe karmaşıklaşıp yumaklaşıyor, sonunda çözülemez bir duruma geliyor. Ermenistanla ilişkiler, Kıbrıs ve Kürt sorunları bunların tipik örnekleri.

Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) konusu da bu doğrultuda gelişiyor. En çözülebilir sorunları bile çözümsüzleştirmekte doğrusu pek mahir insanlarız. Bu maharette cehaletimizin de hiç kuşkusuz büyük payı var. Örneğin, HSYKnin oluşumu ve başkanlığına ilişkin söylenenler tam anlamıyla birer cehalet ürünü. Biri çıkıyor, tüm gelişmiş ülkelerde benzer kurulların üyelerini parlamento belirliyor diyor. Bir diğeri, Adalet Bakanının her yerde bu kurula başkanlık ettiğini söylüyor. Bir başkasına göre, Adalet Bakanının kurul başkanlığı hiçbir ülkede söz konusu değil diyor.

Hiçbiri konuyu inceleme çabası göstermemiş, tümü de işkembeden atıyor, birbirlerini palavralarla mat etmeye çalışıyorlar. Üstelik bunu televizyon ekranlarında yapıyorlar, halk da işin eğrisi nedir, doğrusu nedir bilmeden bunları izliyor. Bize ise sıkılsak da, bunalsak da yazmak, yanlışları düzeltmek düşüyor.

***

HSYK benzeri kurulların oluşumuyla ilgili olarak Avrupa ülkelerinden birkaç örnek verelim:

İspanyada Consejo General adı verilen, Başkanlığını Yargıtay Başkanının yaptığı 21 kişilik kurulun tüm üyeleri beş yıllık görev süresi için Senato ve Meclis tarafından belirleniyor. Senatör ve milletvekilleri 4er avukat ve/veya hukukçu ile 6şar yargıç seçiyorlar. Böylece yargıçlar kurulda mutlak çoğunluğa sahip oluyorlar. Yargıç dernekleri parlamentodaki parti gruplarına önerilerini sunuyorlar. Kurul üyelerinin seçimi için Senato ve Mecliste nitelikli çoğunluk(yüzde 60) gerekiyor.

Portekizde Conselho Superior da Magistraturaolarak adlandırılan ve Yargıtay Başkanının başkanlık ettiği kurul 17 üyeden oluşuyor. Bunlardan 7sini parlamento partilerin temsil oranına göre kendi içinden, 2sini cumhurbaşkanı yargıçlardan ve 7sini de yargıçlar kendi aralarından seçiyor.

Kurulun Belçikadaki adıConseil Supérieur de la Justice/Hoge Raad voor de Justitie. 22 Flaman ve 22 Valon kökenli 44 üyeden ve iki daireden oluşuyor. Her iki dairede de üyelerin yarısını yargıç ve savcılar kendi aralarından, diğer yarısını ise Senato hukuk uzmanları arasından seçiyor.

Bu ülkelerdeki kurulların temel görevleri terfiler ve atamalar iken aşağıdaki örneklerde gösterilen ülkelerde bu kurullar ağırlıklı olarak bütçe planlamasında ve idari konularda etken rol oynuyorlar.

İsveçteki Domstolsverket2’si 1. derecede Mahkeme Başkanı, 2’si 2. derecede Mahkeme Başkanı olmak üzere 4 yargıçtan, 2 parlamento üyesinden, 1 avukattan ve 2 sendikacıdan oluşuyor.

Danimarkadaki Domstolsstyrelsen, çeşitli kademelerde görev yapan 5 yargıç, 1 yargıç yardımcısı, 2 yargı memuru, 1 avukat ile 2 idari görev uzmanı üyeden oluşuyor ve bu üyelerin tümü Adalet Bakanı tarafından belirleniyor.

Hollandadaki Hukuk Konseyi ilgili yasada yargı görevi olmayan hukuk organıolarak tanımlanıyor ve ağırlıklı olarak bütçe planlaması, adalet yapılarının bakımı, teknolojik donanım vb. konularda danışmanlık görevi yapıyor. 3ü yargıç, 2si ilgili mesleklerden olan 5 kişilik kurulun üyelerini altı yıllığına Adalet Bakanı belirliyor.

***

Görüldüğü gibi diğer ülkelerdeki HSYK benzeri kurulların işlevleri de, oluşumları da, seçim yöntemleri de farklı. Örneklerini verdiğimiz ülkelerde de, öbür Avrupa ülkelerinde de Adalet Bakanına bizdeki ölçüde hak ve yetki tanınmıyor. Örneğin, İtalyada Consiglio Superiore della Magistraturaya cumhurbaşkanı başkanlık ediyor. Adalet Bakanı ise üye değil, ancak açıklama yapmak üzere toplantılara katılabiliyor, fakat görüşmelere katılamıyor.

Kısacası, televizyon kanallarında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup laf üreten sözde uzmanların sözlerinin hiçbir değeri bulunmuyor. Onlar yalan yanlış konuşuyor, bize de her seferinde düzeltmek düşüyor.

Hiç yorum yok: