Biz, İstanbullular gerçekten çok şanslıyız, çünkü yüreği İstanbul aşkıyla çarpan bir belediyemiz var. Yavrularına “gak” demeden süt, “gık” demeden su veren bir ana-kuş şefkatiyle bizi hiçbir şeyden yoksun bırakmamak için gece demeden, gündüz demeden çalışan, bugün alt geçit, ertesi gün metrobüs… sürprizlere boğan AKP’li belediyemiz ve onun müstesna başkanı, büyük insan Kadir Topbaş’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Sürprizlerin arkasının kesilmediğini gördükçe iyi ki onu bir dönem daha seçmişiz, demeden edemiyoruz. Yumurtaya can veren ulu Tanrımıza şükürler olsun ki oy sandığının başında şaşırtmamış bizi.
Eğer işler yolunda gider de hep iyiye, hep doğruya, hep güzele doğru dönen belediye tekerine birtakım kötücül mihrakların “husumet” çomakları sokulmazsa yeni bir camimiz olacak, hem de Taksim’in göbeğinde. Müthiş bir şey değil mi? Mümin Başkanımız ve İl Genel Meclisi’nin en az onun kadar mümin üyeleri kafa kafaya vermişler, “40 yıllık rüyayı gerçekleştirenler biz olalım!” demişler.
***
Herhalde biliyorsunuzdur, işi gücü İstanbul’un modernleşerek Müslümanlaşmasının önünde bir Bizans suru gibi dikilen o uğursuz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 1993 yılında SİT alanı ilan etmesinden sonra Belediye'den istediği 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne sunulmuştu. Planda, bir öncekinde olmayan Taksim Su Maskemi’nin arkasındaki mescidin yeni plana işlenmesi gibi ufak bir değişiklik yapılarak AKP’li mümin üye çoğunluğu tarafından kabul edildi.
Taksim'deki mescidi planlara işleyen not raporun 14. maddesine şöyle tanımlanıyor: "Plan Notlarının III. Arazi kullanım Kararları IIILD.11.maddesi kısmen iptal edilerek ve yeni not eklenerek 'bu alanda Dini Tesisler' yapılabilir şeklinde düzenlenmiştir."
Ne güzel.
***
İstanbullular, uzun zamandır şöyle ferah furuş ibadet edebilecekleri bir caminin eksikliğini tüm benliklerinde duyuyorlardı. Hele raporda sözü geçen Taksim’deki mescitle 228 adım ötedeki Ağa Cami’den başka Müslümanların namaz kılabilecekleri bir yer yoktu. AKP’li yöneticiler halka sormuşlar, “İlle de isteriz!” yanıtını alır almaz kollarını sıvamışlardı.
Halkın yanıtı, özellikle öğle ve ikindi saatlerinde İstiklal Caddesi’nde bir şey, bir yer arar gibi bir aşağı bir yukarı dolaşan on binlerce insanın kafalarda yarattığı, “Bu insanlar ne arıyorlar?” sorusunu da açıklığa kavuşturmuştu.
İnsanlar, cami arıyorlardı! Bakıyorlar mescit tıkış tıkış, Ağa Cami adam almıyor, başka bir cami bulmak umuduyla yola koyuluyorlar, fakat bulamayınca dönüp dolaşıp aynı yere geliyorlardı.
Sorun gerçekten büyüktü.
***
Yeni yapılacak caminin yeri olarak şimdiki mescit ile yanındaki otoparkın kapsadığı alan düşünülüyor ki bence çok yetersizdir. Bu konuda asla kısa vadeli düşünmemek, İstanbul’un hızla Müslümanlaştığını görmek, gelecek kuşaklara da yetecek büyüklükle bir cami yapmak gerekiyor.
Bana göre en uygun yer, düşünülen alana 60-70 metre uzaklıktaki Ortodoks Aya Triada Kilisesi’dir. Hem pek bir tarihsel değeri olmayan hem de hazır cemaatinin kökü kurumuşken vuralım kazmayı, sokalım iş makinelerini, al sana kocaman bir yer. İhaleyi de Çalık Grubu’na veririz, içimiz rahat eder. Şöyle Sinan’ın Sultanahmet’ine nazire altı minareli bir Sultan Recep Camisi… Hepimizin gönlü bir hoş olur.
Ne dersiniz, iyi olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder