1 Nisan 2009 Çarşamba

EKMEK KARNESİ YA DA O ZOR GÜNLER - 22.03.2009


Başbakan, Cumhuriyet Halk Partisi’ni eleştirecek ya, AKP mitinglerinde 1940’lardan kalmış nüfus kâğıtlarının sayfalarını açıp halka “ekmek karnesi” damgalarını gösteriyor. “İşte,” diyor, “bunlar ekmeği bile halka karneyle yedirirler!”

Bu, yakışıksız bir davranıştır.

Neden?

Ekmeğin karneye bağlandığı o günlere bir bakalım, neler olmuş.

***

24 Şubat 1941: Ülkenin iaşe (yedirip, içirme, besleme) işlerini düzenlemek, yönetmek ve kontrol amacıyla, Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak çalışacak “İaşe Müsteşarlığı” kuruldu.

22 Haziran 1941: Almanya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni istila etti. Türkiye, Almanya-Sovyetler Birliği savaşı karşısında tarafsızlığını ilan etti.

14 Ağustos 1941: İngiltere ve Sovyetler ortak bir nota ile Montreux Anlaşması'na bağlılıklarını bildirdiler.

07 Aralık 1941: Japonlar ABD'nin Pasifik donanmasını Pearl Harbor'da ani bir baskınla yok ettiler. Böylelikle ABD'de de 2. Dünya Savaşı’nda taraf oldu.

11 Aralık 1941: İtalya ve Almanya, ABD'ye resmen savaş ilan ettiler. Cephe genişliyor, savaş iyice kızışıyordu.

17 Aralık 1941: Türkiye genelinde, ekmeğin "karne" ile dağıtılmasına karar verildi. Karne ile ekmek dağıtımına Ocak ayında başlanırken; aile reislerinden alınan beyannamelere göre herkese, adına düzenlenmiş bir "ekmek karnesi" verildi.

25 Aralık 1941: Buğday Koruma Vergisi kaldırıldı. İstanbul çevresinde yetiştirilen yulaf, buğday ve arpaya devlet tarafından el konuldu.

***

Dünya, 50 milyon insanın ölümüyle son bulacak, tarihin en kanlı savaşının ortasındadır. Türkiye, bu küresel kıyımın dışında kalma çabası içindedir. Türkiye, savaşın içinde doğrudan yer almadığı halde “savaş ekonomisi” uygulamak zorunda kalmıştır. Savaş boyunca yarı seferberlik havası zorunlu olarak sürdürülmüş, yetişkin nüfusunun uzun dönem askere alınması üretim hacminde düşmelere neden olmuştur. Savaş öncesinde başlayan planlama çalışmaları ve sanayi yatırım programları, savunma harcamalarının bütçeye egemen olması nedeniyle ertelenmiş, bu yıllarda yeni yatırımlara girişmek yerine mevcut yatırımlarının korunup işletilmesi temel politika olarak benimsenmiştir.

Tarımsal üretimin yarı yarıya düştüğü koşullarda ekmek de, patiska da, ayakkabı da 3 nisan 1939-9 temmuz 1942 arasında görev yapan 2. Refik Saydam hükümeti tarafından karneye bağlanmıştır.

“Karne”, o günün koşullarında kaçınılmaz olarak alınması gereken bir önlemdi.

***

Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti yönetimindeki uygulamalarını savunmak bana düşmez. Fakat doğruya “doğru”, yanlışa da “yanlış” demek bir Cumhuriyet yazarının sorumluluğudur.

Başbakanın bir Cumhuriyet Hükümeti’nin 1940’ların zor koşulları altında almak zorunda kaldığı bir önlemi 68 yıl sonra seçim mitinglerinde karşı propaganda malzemesi olarak kullanması yakışık almayan bir davranıştır.

Başbakan öyle şeyler yapıyor, öyle şeyler söylüyor ki insan nasıl tepki göstereceğini bilemiyor.


Hiç yorum yok: