AKP kadrolarının en belirgin zaaflarından birinin “özeleştiri” kavramından habersiz olmaları olduğunu sulara gömülen Karaköy İskelesi’nin ardından yapılan “resmi” açıklamalar bir kez daha ortaya koydu.
81 metre uzunluğunda, 26.5 metre genişliğinde, üzerinde iki katlı bir yapı bulunan, ön tarafından denize kalın zincirlerle sabitlenmiş, arka tarafından karaya çelik halatlarla bağlanmış yüzlerce ton ağırlığındaki bir iskele batıyor, yetkililer de bunu “lodos” ile açıklıyorlar. Oysa batma nedeninin iskelenin altındaki taşıyıcı 16 tanktan birinin su alması olduğu kesin, ama kimse çıkıp, “Arkadaşlar, düşman balıkadamları mı gelip o tankın 9.7 milimetre kalınlığındaki saçını deldiler?” diye sormuyor. Öyle ya, lodos istediği kadar şiddetli olsun, bir çarpmanın söz konusu olmadığı bir durumda suyun altındaki parmak kalınlığındaki saç nasıl delinir?
Ama hayır, İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy çıkıp ilkokul öğrencilerini bile kahkahaya boğacak böyle komik bir açıklama yapabiliyor.
***
Ahmet Paksoy, 1990 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ni bitirmiş bir Gemi İnşa ve Makine Mühendisi; 1998 yılında işletme alanında doktora yapmış, İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevinde bulunmuş 39 yaşında genç bir teknokrat. Üç yıldır İDO Genel Müdürlüğü görevini yürütüyor.
Bir süre önce Hong Kong’ta düzenlenen 33. Interferry ( Uluslar arası Feribot İşletmecileri Birliği) Konferansı’nda başkanlığa seçildi. Yaptığı konuşmada, “100 gemi ile 82 lokasyona yılda yaklaşık 100 milyon yolcu ve 6,5 milyona yakın araç taşıyan İDO’nun ‘dünyanın en büyük yolcu taşımacılık şirketi’ olarak uluslararası platformda başarılarıyla kabul görülmesinin global bir marka ve örnek bir oyuncu olduğunu” vurguladı.
Böyle bakıldığında Ahmet Paksoy’a “başarısız” demek haksızlık olur.
Ne var ki görünen dev bir buzdağının suyun üzerindeki küçük parçasıdır. Çünkü kendisinin Karaköy İskelesi’nin batmasına ilişkin yaptığı açıklamalar buzdağının görünen parçasının suyun altındaki dev parçayı ve o parçanın içerdiği tehlikeleri gizlediğini ortaya koymuştur.
Ahmet Paksoy, iskelenin altında düzenli bakım yapıldığını, bakımlar sırasında herhangi bir delinme, su alma durumunun saptanmadığını açıklamıştır. Bu vahim bir durumdur, ya bakımdan sorumlu olanlar yaptıkları incelemelerde delinmeyi göremeyecek ölçüde mesleki beceriden yoksundurlar ya delinmeyi saptamışlar fakat raporlarında belirtmemişler ya da yetkililer, “Daha yeni güzelleştirdik iskeleyi, üstelik de 2.5 milyon YTL ödedik,” deyip onarımı ertelemişler, motopomplarla suyu boşaltarak durumu idare etmişlerdir.
Dolayısıyla her gün yaklaşık 100 bin yolcunun giriş çıkış yaptığı Karaköy İskelesi’nde insan hayatını doğrudan ilgilendiren çok önemli bir yönetim hatası söz konusudur.
***
Ahmet Paksoy, genel müdür olarak Karaköy İskelesi’nin batmasından, milyonlarca YTL’lik zarardan sorumludur. Ne var ki mühendisliği, işletmeciliği öğrenmiş fakat bir yöneticinin sahip olduğu en büyük erdem olan “özeleştiri”yi öğrenememiştir. Korkarım hatasında direnmeyi sürdürecek, kabak herhangi bir emir kulunun başına patlayacaktır. İskele İstinye Tersanesi’ne çekilmiştir. Büyük olasılıkla 24 yaşını doldurmuş, metal yorgunu saç dubalar yenileriyle değiştirilmeyerek elden geçirmekle yetinilecektir. Bu da yaşamsal tehlikelere çağrı çıkarmak olacaktır.
İDO bu kez bir can kaybı olmaması nedeniyle olayı ucuz atlatmıştır. Uygar ülkelerde can kayıpları olmasa da ihmalkârlık nedeniyle gerçekleşen bu tür kazalarda yöneticiler derhal istifa ederler. Bu davranışı İDO’culardan doğal ki bekleyemeyiz, çünkü “burası Türkiye’dir”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder