21 Kasım 2008 Cuma

İSKELE NEDEN BATTI? - 23.11.2008

Karaköy Şehir Hatları İskelesinin televizyon ekranlarına yansıyan batma anındaki o hüzünlü görüntüleri insanın yüreğini sızlatan türdendi.

Bir süre önce deniz üzerindeki elden geçirilip yenilenen koca iskelenin rıhtım yönünden bakıldığında sol yanına doğru yatmaya başladığı anda saatler 20.00’yi gösteriyordu. Bu, iskeleyi su üzerinde tutan 16 dubadan birinin su aldığına olduğu kadar geri kalan sağlam dubaların dengeyi sağlamalarının olanaksız olduğunun da işaretiydi.

Görevliler derhal tahliye işlemlerine başladılar, can kaybı olmadı; iskele saat 23.55’te denize doğru 30 metre kadar bir atak yaparak tümüyle suya gömüldü.

İstanbullular şehir hatları seferlerinin başladığı andan beri var olan Karaköy İskelesinin batışına ilk kez tanık olmuyorlar. Sanırım, iskeledeki ilk değişiklik 2 ekim 1936 günü gerçekleşmişti. Yüzyılın başından beri kullanılan ilk iskele, Haliç Tersanesinde iki katlı olarak inşa edilen ve kalın zincirlerle hem Galata Köprüsüne hem de baş tarafından deniz dibine oturtulan beton bloklara bağlanan yenisiyle değiştirildi. Yeni iskele kamuoyuna, “Avrupa'da bile emsaline nadir tesadüf olunan, her türlü konfor ve tekemmülâtı câmi, yepyeni ve modern bir deniz istasyonu"olarak tanıtıldı.

***

Bu iskele 1958 yılının aralık ayına kadar kullanıldı. O yıllarda Kadıköy’de oturuyor, Avrupa yakasında okula gidiyordum. Bir sabah karşıya geçmek üzere Kadıköy İskelesine geldiğimde yapılan anonslardan Karaköy İskelesi’nin çürümüş dubalarının su aldığını, iskelenin yan yatarak kullanılamaz durumda olduğunu öğrendim. Kadıköy-Karaköy vapurları o sabahtan itibaren yolcularını Galata Köprüsü’ndeki Adalar İskelesine bırakmaya başladı; batık iskele ise 18 aralık 1958 günü Haliç Tersanesi’ne çekildi ve birkaç ay içinde yenisi yaptırıldı.

Yer değişikliği de bu yeni iskeleyle birlikte gerçekleşti. Günümüzdeki şekliyle Karaköy’de rıhtıma dik olarak sabitlendi. Ne var ki bu iskele de başka bir talihsizlik yaşadı. 1 mart 1966 günü liman ağzında iki Sovyet tankerinin çarpışmaları sonucu denize dökülen mazot alev alınca rıhtımda bulunan Kadıköy Vapuru ile birlikte iskele de yandı. Denizyolları İşletmesi elini çabuk tutarak iskeleyi kısa zamanda onardı ve iskele 16 mart 1966 günü yeniden hizmete açıldı. Bu iskelenin ömrü 8 ekim 1984 gününe kadar sürdü ve geçen cuma akşamı sulara gömülerek bizlere veda eden iskele ile değiştirildi.

Son iskele İstinye Tersanesi yapımıydı; uzunluğu 81, genişliği 26.5 metreydi, altı adet çelik zincirle karaya bağlı, baş tarafından da sekiz çapa ile dibe demirliydi.

Artık olmayan Karaköy İskelesi 25 ekim 2005 günü başlayan ve uzun süren bir yenilenme onarımı geçirmişti. 17 mart 2008 günü törenle hizmete açılan bu “şık” iskelenin vergi verenlere maliyeti 2 buçuk milyon YTL, eski hesapla 2.5 trilyondu. Yukarıda iskelenin tarihini özetlerken yenilenmeyi zorunlu kılan çürüme tarihlerini özellikle verdim. Çünkü bu tarihler iskelenin saç dubaların ortalama ömürlerinin 24 yıl olduğunu ortaya koyuyor: 1958-1936=22, 1984-1958=26.

Batan iskele de 1984 yılından beri hizmet verdiğine ve yenilenme/güzelleştirme onarımı taşıyıcı dubaları kapsamadığına göre altyapısı tam 24 yaşındaydı. Dolayısıyla dubalarının çürüdüğü, her an batma tehlikesi içinde olduğu kesindi. Lodos olmasa da batacaktı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi birçok işte olduğu gibi burada da altyapıya boş verip salt “şıklık”, “hoşluk” adına trilyonlarca liramızın sulara gömülmesine seyirci kalırken, bu işten tek kazançlı çıkan 2.5 trilyonu cebine indiren UTAY İnşaat A.Ş. olmuştu.

Bir de iskelenin bizim toplumca yaşadıklarımızı itirazsız kabul etmemize bakıp kahırdan intihar ettiğine ilişkin söylentiler var. Doğrusu bir yaşadıklarımızı bir de bize yaşadıklarımızı yaşatanlara karşı suskunluğumuzu düşününce iskeleye hak vermeden edemiyorum. Ölümüyle aymaz İstanbullulara bir şeyler anlatmak istemiş olamaz mı?

Yattığı yerde suyu bol olsun!

Hiç yorum yok: