***
Ülkemizin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi yargıçlarının ikiye bölünüp her birinin ayrı basın toplantıları düzenleyerek öbür tarafı suçlaması bile tek başına bu ruh sağlıksızlığının bir yansıması değil midir?
Ya da Ergenekon’da görülen yargıç-savcı çatışması, hukukçuların birbirlerini “Anayasa’yı çiğnemekle” suçlamaları?
Veya daha düne kadar krize “Hodri meydan!” diyen, “Fırsata dönüştüreceğiz!” diyen o Şimşek’lerin, o Tüzmen’lerin, o Unakıtan’ların bugün ekranlardaki o ne yapacağını bilemez halleri?
Hele üniversitelerdeki rektör seçimlerinin galiplerini mağlup sayan o YÖK başkanının şaşkın gevelemeleri, Danıştay’da verilen yürütmeyi durdurma kararları?
Sağlıklı bir toplumda bu türden “arızalı” durumlara tanık olunabilir mi?
Bu ülkenin çivisi çıkmıştır, ekonomisinin de, siyasetinin de, hukukunun da, üniversitesinin de, medyasının da çivisi çıkmıştır. Çivisi çıkan bir ülkenin bireylerinin ruh sağlığını koruması mümkün müdür?
Sen bu ülkenin başbakanısın, sen bu ülkenin ekonomiden sorumlu bakanısın, sen hükümetsin, tutup sözgelimi doğalgaza yüzde 82 zam yapacaksın, tüketicinin cebine darbe üstüne darbe indireceksin, sonra da çıkıp milletle alay eder gibi “Haydi, tüketin, satın alın, para harcayın!” diyeceksin.
Gelen krizi sanayiciler aylar öncesinden görmüşler, sana, “Önlem alınsın, bir şeyler yapılsın,” demişler, aldırmamışsın. Tersaneler kapanırken, tekstil sektörü çöker, otomotiv sanayi üretimi durdururken sen hâlâ “Kriz bizi vurmayacak,”, “Bize teğet geçecek,” diye hikâye anlatmışsın. Avrupa’nın en pahalı doğalgazı, en pahalı petrolü, en pahalı elektrik enerjisi bizde olunca en ufak dalgalanmada bile rakiplerinin ilk altında kalanın bizim sanayicimizin olması doğal değil mi?
Çok geçmeden toplu işçi çıkarmalar başlamış, işsizler sokaklara dökülmüş. Ne yapacaksın, işsizlerin üzerlerine panzerleri mi salacaksın?
***
Ellerin kolların bağlı, özelleştirmeler adına devleti küçültmüş, un ufak etmişsin; ekonomiyi yönlendirmekten aciz duruma düşmüşsün. Sana özelleştirmeyi dayatan devletlere bak, ABD’ye, Almanya’ya, İngiltere’ye bak, ekonomilerini ayakta tutabilmek için nasıl para döküyorlar. Senin ise elinde avucunda bir şey kalmamış, har vurup harman savurmuşsun, gırtlağına kadar borç batağına saplanmışsın. Şimdi IMF’den medet umuyorsun, “Ümüğümüzü sıktırmayız!” diye efelendiklerine ümüğümüzü teslim etmek için can atıyorsun.
Krizin nedeni psikolojikmiş! Tabii ki psikolojik, ama sen önce psikolojisi bozulana değil de o psikolojiyi bozana bak, kendine yani… Sonra da şükret ki millet tümden dellenip sokaklara fırlamıyor. Ama yine de bilinmez, burası Türkiye çünkü…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder