21 Aralık 2008 Pazar

DEMOKRATİK VE SOSYAL YEREL YÖNETİM - 21.12.2008

Seçim yarışı bu kez oldukça erken başladı. Ankara’da atılan her adım yapılacak yerel seçimlere endeksli olarak atılıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla Cumhuriyet Halk Partisi 29 Mart seçimlerine AKP’den daha hazırlıklı olarak giriyor. AKP’de gözle görülür bir iktidar yorgunluğu var; yönetimindeki belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzluklar, işe alınmalarda, ihalelerde eş dost kayırmalar, kadrolaşmalar iktidar partisine puan kaybettiriyor.

Kömür dağıtmanın, erzak dağıtmanın oy çekmede bir yere kadar etkili olduğunun AKP de farkında; AKP’liler en güvendikleri kentlerde bile iktidar koltuğunun altlarından kaydığını gördükçe saldırganlaşıyorlar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i ekranlarda izledik, izlerken tüylerimiz diken diken oldu. Dolayısıyla CHP, bu yerel seçimlere önceki seçimlerden daha şanslı olarak giriyor, diyebiliriz.

***

Ne var ki CHP’nin önümüzdeki üç ay içinde seçmenlere demokratikleşmeyi, katılımcılığı, dayanışmacılığı öne çıkartan, yerel yönetimlerde saydamlığı esas alan projeler sunması gerekiyor. Bilindiği gibi yerel yönetimler yurttaşlara kendi yaşam koşullarını ilgilendiren kararlarda söz ve katılım olanağı sağlar. Yurttaşlara tanınan bu olanak, yerel yönetimlerde demokratikleşmenin ilk adımıdır; demokrasi kültürünün oluşması da bu ilk adımla başlayıp yukarıya doğru gelişir. “Demokrasinin beşiği” olarak yerel yönetimler, “tabandan tavana” demokratikleşmenin motorudur.

Hiç kuşku yok ki kapitalist düzende en idealist “solcu” yerel yönetimin bile başını çekeceği sosyal değişim, toplumdan ve toplumun bireylerinden yana iyileştirmeler sınırlıdır. Buna rağmen solcu bir yerel yönetimle sağ yönetimler arasında dağlar kadar fark vardır. Cumhuriyet Halk Partisi seçmene bu farkın ne olduğunu anlatmak durumundadır.

Bir örnek vereyim: Dünya görmüş dostlarımdan birine bir kentimizde çekilmiş 12 fotoğraf gösterdim; “Bil bakalım neresi?” diye sorduğumda ardı ardına üç Avrupa kenti saydı, “Bilemedin, Eskişehir” dediğimde çok

şaşırdı. Fotoğraflardaki modern kent görüntüleri Sayın Yılmaz Büyükerşen’in başında bulunduğu “solcu” yerel yönetimin başarısıydı.


Benzer başarı öyküleri SHP’li Sayın Osman Özgüven’in başkanlığındaki Dikili, ÖDP’li Sayın Yılmaz Topaloğlu’nun başkanlığındaki Hopa için de geçerlidir. Bu liste CHP’li İzmir-Konak Belediye Başkanı Sayın Muzaffer Tunçağ ile başlayarak sürdürülebilir.

Solcular kendilerine olanak tanındığında örnek yerel yönetim modelleri yaratıp uyguluyorlar. Bu nedenle CHP merkez yönetiminin aday belirlemede çok titiz davranması, ince eleyip sık dokuması gerekiyor. Ölçüt, adayın insani kişiliğinin yanı sıra deneyimi, bilgi donanımı ve demokratik-sosyal bir yerel yönetim modelini hayata geçirmekteki yeteneği ve inancı olmalıdır.

Bu açıdan bakıldığında Ankara için Sayın Murat Karayalçın doğru bir seçimdir. Bilindiği gibi AKP, İzmir’i “ele geçirmeyi” başlıca hedefleri arasında göstermektedir. Türkiye’nin “aydınlık yüzü” olarak anılan İzmir’deki aday kentin insani ve siyasal kişiliğini yakından tanıdığı, toplumun içinden ve parti içi çekişmelere katılmamış, olumsuz hiçbir olayda adı geçmemiş birisi olmalıdır. Ben bu önemli göreve yönetim yeteneğini ve yerel model oluşturmadaki becerisini Konak’ta kanıtlamış olan Muzaffer Tunçağ’ı yakıştırıyorum. İkinci adayım ise Sayın Hakan Tartan’dır.

***

Doğal ki yerel yönetimler içinde en büyük ağırlığı İstanbul taşımaktadır. Bu kent, AKP’li yöneticilerin elinde “dışı seni, içiyse beni yakar” bir durumdadır. Her yıl dikilen bir buçuk milyon lale kentin içinden çürümesini artık gizleyememektedir. İstanbul, yurttaşların en basit özgürlük haklarının sınırlandığı bir rant avlağı ve yasaklar kenti olmaktan kurtarılmalıdır. Adayım kim mi? İnsani ve inançlı sosyal demokrat kişiliğini yakından gözlemlediğim, model oluşturma becerisiyle, siyasal deneyimiyle, birleştiriciliğiyle, çalışkanlığıyla Sayın Ercan Karakaş’tır.

Kimi okurlarım ad vermemi yadırgayabilirler, ama unutmayalım ki yerel yönetim seçimlerinde siyasal partiler kadar adayların kişilikleri de önemlidir.

Kimi ne için önerdiğimi somut olarak belirtmesem bu yazı havada kalmaz mıydı?

1 yorum:

kaan dedi ki...

http://kaankarabacak.blogspot.com/2008/12/avrupa-ehri-oldcity.html