24 Aralık 2008 Çarşamba

KADINLAR VE YEREL YÖNETİMLER - 24.12.2008


29 mart 2009 günü yapılacak yerel seçimler yaklaştıkça politikacılar alanlarda, salonlarda, televizyon ekranlarında daha sık görünür oldular. Ortada parti liderleri, çevrelerinde de liderin dikkatini çekmek, gözüne girmek, hoşa gitmek için türlü cambazlıklar yapan aday adayı kalabalığı. Bu görüntülerin bir de ortak özelliği var; bu kalabalıkların tümü neredeyse yalnızca erkeklerden oluşuyor. İçlerinden kimilerini mercek altına alıp izliyorum, içim kararıyor.

Bunlar seçilecekler, seçildikten sonra da başkan ya da meclis üyesi olarak beldelerini, ilçelerini, kentlerini daha yaşanır duruma getirecekler, kendilerini seçen ya da seçmeyen hemşerilerinin yaşamlarını daha güzel, daha rahat, daha uygar kılmak için çalışacaklar.

***

Kaldırımlar düzenlenecek, kanalizasyonlar yenilenecek, caddeler, yollar, alanlar çiçeklenecek, ağaçlanacak. Çöpler her gün aynı saatte toplanacak, her yer tertemiz olacak.

Çocuk yuvaları açılacak, o yuvalarda, çalışan annelerin çocukları eğitimli bakıcıların gözetiminde doğanın renklerini öğrenecekler.

Kaldırımlar düzenlenirken çocuk arabaları, tekerlekli sandalyeli engelliler göz ardı edilmeyecek; trafik lambaları sesli sinyal düzeneğiyle geliştirilecek.

Yurttaş evleri açılacak; bu evlerde okuma yazma bilmeyenler okuma yazma öğrenecekler, mesleksiz işçiler terzilik, marangozluk, aşçılık, kaynakçılık ve daha birçok meslek öğrenerek “altın bilezik” sahibi olacaklar.

O beldenin, ilçenin, kentin evlerinin dört duvarına hapsolmuş yaşlıları için buluşma evleri açılacak; yaşamlarının sonbaharını yaşayan insanlar o evlerde film izleyecekler, aralarında söyleşecekler, tavla, okey kâğıt oynayacaklar. Okumak isteyenler için bir kitaplık kurulacak, okuma odasında günlük gazeteler de olacak.

Bir kültür evi açılacak; burada gençler müzik, tiyatro, resim kurslarına gidecekler; konserler, tiyatro gösterileri, resim sergileri düzenlenecek.

Toplu taşıma araçları engelliler için, yaşlılar için “kullanılamaz” olmaktan çıkarılacak.

O beldeyi, o ilçeyi, o kenti çirkinleştiren görüntü kirliliğine karşı önlemler alınacak; hayatı dayanılmaz kılan gürültü kirliliğine son verilecek.

Çirkin yapılaşmaya izin verilmeyecek.

Ve daha birçok şey…

***

Tüm bunları yukarıda sözünü ettiğim erkek kalabalığını oluşturan o adamlar mı yapacaklar?

Doğal ki yapamayacaklar; eğer yapsalardı beldelerimiz, ilçelerimiz, kentlerimiz şimdi olduğu gibi insanın içini burkan çirkin görüntüler sergilerler miydi?

Erkekler, hele bir de sağcı iseler ne yazık ki ancak bu kadarını yapabiliyorlar. Ne var ki erkek hırsı, hiçbir liderin aklına yerel yönetimleri kadın yöneticilerle zenginleştirerek daha yaratıcı, daha üretken bir duruma getirmek gelmiyor.

2004 yerel seçimleri itibariyle bugün ülkemizin 81 ilinden yalnızca birinde bir kadın belediye başkanı var. 3.225 belediyede kadın belediye başkanlarının sayısı 18.

34.477 belediye meclisi üyesinden 799’u, 3.208 il genel meclisi üyesinden de 56’sı kadın.

Belediye meclisi üyeliğini örnek olarak alacak olursak, 2000 yılı itibariyle yüzde olarak kadın üye oraİsveç’te 47, Danimarka’da 30, Almanya’da 31, İspanya’da 29, İngiltere`de 27, Hollanda’da yüzde 26, Fransa’da 26, Avusturya’da 27, Belçika’da 21, Portekiz’de 12 ve İtalya’da 10’dur.

Toplumun ve bireylerin günlük yaşam koşullarına ilişkin kararların alındığı yerel meclislerde kadınların varlığı o ülkenin eriştiği uygarlık düzeyinin göstergesi olduğu gibi çağdışı cinsel ayrımcılığın kanıtıdır da.

Kadınının yeteneklerine güvenemeyen toplumlar zavallı, geri toplumlardır.

Yol yakınken bir şeyler yapmak gerekmiyor mu?


Hiç yorum yok: