15 Temmuz 2009 Çarşamba

YİNE TÜTÜN YASAĞI ÜZERİNE - 13.07.2009

Bizim Orhan’la (Bursalı) arkadaşlığımızın geçmişi 1960’lı yılların sonuna uzanır. Şimdi olduğu gibi o yıllarda da önce düşünüp sonra konuşan, soğukkanlı, öfkesini bastırmayı bilen bir insandı. Dünkü yazısını sigara yasağına ve bireysel özgürlüğe ayırmış; ilk paragrafında benim 6 temmuz tarihli “Nikotin Yasağına 13 Gün Kaldı” başlıklı yazımdan da söz ediyor.

Yazılarında görmeye alıştığım o soğukkanlı biçeminin tersine dünkü yazısında söz konusu yasağa ilişkin farklı düşünenlere karşı duyduğu öfkeyi saklamayı başaramamış, belki de saklamak istememiş, bilemiyorum.

Başkaları ne düşünür, ne söyler, ne yazar beni bağlamaz ama ben bugün de bir hafta önceki yazımda dile getirdiklerimin arkasındayım.

Tütünün insan sağlığına verdiği zararı bilmekle birlikte tütün ürünleri tüketicilerinin bireysel özgürlüklerine tüketmeyenlerinki kadar saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. “Sigara yasağı olmamalı” demiyorum, özellikle kamusal alandaki toplu mekânlarda bu yasağın titizlikle uygulanmasını savunuyorum.

Fakat tütün ürünleri tüketicilerinin de bir yemek sonrasında kahvesinin yanında bir sigara tüttürmeye hakkı olduğuna inanıyorum. Sorun da burada başlıyor zaten. Orhan Bursalı gibi düşünenler “her yerde ve herkese yasak” anlayışındalar, bense burada bir seçenek oluşturulabilir görüşündeyim.

Orhan, “pek yakın gelecekte, sigara içimi gibi ‘bireysel özgürlük tercihleri’, sağlıkta ekstra prim ödemelerini de gündeme getirebilir. Yanlış da olmaz!” diyor buna katıldığım gibi zararları bilimsel olarak saptanmış tüm ürünlerin kullanıcılarının da bu kapsama alınmalarını doğru buluyorum.

***

Türkiye’de içkili lokanta kadar, hatta çok daha fazla içkisiz lokanta var; yemekte alkollü içki tüketmek isteyen içkilisine, tüketmek istemeyen de içkisizine gidiyor. Benzer bir uygulama tütün konusunda niçin uygulanamasın?

Lokantalar, kahvehaneler, barlar vb mekânların kapılarına “burada sigara içilir” ya da “burada sigara içilmez” diye tabelalar asılır, dileyen dilediği yere gider. Yoksa sigara, puro, pipo kullanmayanların, sağlıklarına özen gösteren “bilinçli” insanların ille de bunların içildiği “havası zehirli” mekânlara gitmeleri bir zorunluluk mudur? Ya da bu “bilinçli” insanlar elbirliği edip toplumun bilinçsiz kesimi olarak gördükleri “tütün mahkûmlarını” kurtarmak için kutsal bir seferberliğe mi soyunmuşlardır?

Konu alkollü içki olduğunda ne yapacağız? Öyle ya kim, alkolün insan sağlığına tütünden daha az zararlı olduğunu söyleyebilir ki?

Yükselen itirazları duyar gibiyim: “Alkol havayı zehirlemediğinden pasif içicilik diye bir şey yok ki!” Doğru, ama bu itiraz tütünün “her yerde” yasaklanmasını haklı çıkarmıyor; söz konusu mekânların “sigara içilir” ya da “sigara içilmez” diye ayrılmamasına, tütün tüketicilerine hiçbir hak tanınmamasına, topyekûn yasakçılığa gerekçe oluşturmuyor.

***

Özellikle eğitim düzeyi yüksek toplum kesimlerinde tütün ürünlerinin kullanımına karşı güçlendiği günümüz ortamında tütün kullanıcılarının seçim özgürlüklerini savunmanın hiç kolay olmadığının farkındayım. Buna karşın yine de devletin yurttaşlarının gidecekleri mekânı seçmelerine olanak tanıyacakları yasal düzenlemeleri yapması gerektiğine inanıyorum.

Ne var ki devlet bugün, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu Anayasa Mahkemesince tescil edilmiş bir iktidar tarafından yönetiliyor. Bu yönetim altında, “Sigara içmek isteyen gitsin, evinde içsin!” yaklaşımını doğru bulmuyorum, yarın sıra alkole geldiğinde bugünkü yasak savunucularının yine aynı katılıkla “Alkol almak isteyen evinde alsın!” deyip demeyeceklerini merak ediyorum.



2 yorum:

Blogcu Anne dedi ki...

Sayın Kavukçuoğlu,

Bilmem hatırlayacak mısınız, sizinle gecen sene annemin (o zamanlar) Feneryolu'nda, Dünya Göz Hastanesi'nin hemen arkasındaki ev yemekleri kafesinde tanışmıştık. Şu an 2.5 yaşında olan oğlum Deniz o zamanlar yeni ayak sayılırdı. Adaş olduğunuzdan yola çıkarak kısa bir sohbette bulunmustuk.

13 Temmuz 2009 Pazartesi tarihli Cumhuriyet gazetesindeki "Yine Tütün Yasağı Üzerine" başlıklı yazınızla ilgili yazıyorum.

Yazınızı önce hayretle okudum. Yanlış anlamadığımdan emin olmak için tekrar okudum. Sonra da gerçekten üzüldüm.

Üzüldüğüm nokta "Lokantalar, kahvehaneler, barlar, vb. mekanların kapılarına "Burada sigara içilir" ya da "Burada sigara içilmez" diye tabelalar asılır, dileyen dilediği yere gider" gibi sigaraya yeni başlamış 18 yaşındaki gençlerin savunduğu türden bir fikir beyan etmeniz.

Sayın Kavukçuoğlu, Türkiye'de durum zaten boyle... Biliyorsunuz alışveris merkezlerinde sigara kullanımı geçen sene yasaklandı; sağa sola "Burada sigara içilmez, cezası şu kadardır" diye yazılar kondu. İşte bu yasak olan yerlerde "kimsecikler görmezken" kaç tane ihlal gördüm. Vakit bulur da kendi nacizane blogumda bu konuda yazdığım yazıyı okursanız çok sevinirim: http://blogcuanne.com/2009/06/20/sigara-yasagina-az-kaldi-ama/

Ayrıca siz kaç tane "Burada sigara içilmez" yazılan "popüler" ya da kalabalık restoran gördünüz? Çoğu mekan zaten müşterilerinin yüzde 90'ı sigara kullandığı için sigara yasaklamayı göze alamıyor ki...

Olay sizin bahsettiğiniz kadar basit değil. Sigara içen hiçbir insan kahvesinin yanında sigarasini tüttürmek, birasıyla beraber sigara yakmak varken tutup da sigara içilmeyen bir mekana gitmez. Potansiyel müşterilerinin çok büyük bir çoğunluğu sigara içen kesimden olan hiçbir kar amaçlı işletme de mekanında sigarayı yasaklamayı göze alamaz. Dolayısıyla sigara içilmeyen mekanların sayısı bir elin parmaklarını geçemeyeceği için sigara içmeyen müşteriler güzel müzikli, güzel yemekli, güzel manzaralı mekanlardan faydalanabilmek adına yine duman altında kalacakları mekanları tercih etmek ZORUNDA kalırlar. (Kaldı ki -AKP'nin bu yasağı getirmek icin baska gerekçeleri olduğu düşünülse ve ardından alkol yasağı geleceginden korkulsa da- bu yasak sadece o mekana giden müşterilerin değil, o mekanlarda çalışan personelin de sağlığını gözetiyor, gözetmelidir.)

"Yoksa sigara, puro, pipo kullanmayanların, sağlıklarına özen gösteren "bilinçli" insanların ille de bunların içildiği "havası zehirli" mekanlara gitmeleri zorunluluk mudur?" demişsiniz. Evet, aynen yukarıda bahsettigim gibi ZORUNLULUKTUR.

Bunu böyle görememiş olmanıza çok ama çok üzüldüm.

Saygı ve sevgilerini hüsranla karışık gönderen bir okurunuz,

Elif Dogan
http://blogcuanne.com

Unknown dedi ki...

Bu yazıdan sonra çıkan tütün yasası ile ilgili yazınız göremedim merak ediyorum burada yayınlayacakmısınız diye Mesut Kosku