11 Ekim 2008 Cumartesi

TESTOSTERON - 15.10.2008

Moda’daki Oyun Atölyesi’nde sergilenen “Testosteron” adlı oyun da işte böyle bir kıyametin sanatsal izdüşümü.

Oyun, gelin adayının “Hayır!” demesiyle bozulan nikâhın çevrede yol açtığı sarsıntıları temel alarak değişik mesleklerden (mikrobiyolog, kuş bilimci, baterist, gazeteci, avukat, garson ve baba) 7 erkeğin cinselliğe, kadına, doğaya “erkekçe” bakışlarını sergiliyor. İzleyici, Maço-Mitos da diyebileceğimiz bu “erkekçe” bakışın ürettiği şiddet ve ayrımcı dille karşı karşıya kalıyor ve gözlerinden yaşlar gelerek gülüyor. (Bu arada erkeklerin bana daha fazla gülüyorlar gibi geldiğini, bunun da bende şiddetli bir “kendi haline gülme” paradoksu olduğuna ilişkin bir kanı uyandırdığını söylemek istiyorum.)

Önceleri birbirine söven, yumruklaşan, kanlı bıçaklı olan erkekler oyun ilerledikçe birbirlerini, daha da önemlisi kendilerini anlamaya/tanımaya başlıyorlar. Bir tür yüzleşme yani… 2002 eylülünde oyun Polonya’da, Mowtonia Tiyatrosu’nda ilk kez sahnelendiğinde eleştirmen Roman Pawłowski’nin Gazeta Wyborcza’da yazdığı gibi, “Biraz öncesine kadar kadınlar için cinayet işleyebilecek tıynette erkekler biri onlara kendisinin ‘aile fotoğrafını’ gösterdiğinde yumuşayıveriyorlar.”

Farklı ruhsal yapılarda yedi erkek konu ‘kadın’ olunca bir anlaşma/uzlaşma zemininde buluşuyorlar.

Bu da bir erkeklik hali, anlayacağımız… Bu hal onların gözünden kadınların toplumdaki yerine de işaret ediyor.

Doğal ki oyun salt erkek-kadın ilişkileriyle sınırlı değil, tüketim toplumunun değerleri, insan davranışları, aşk da sorgulanıyor.

Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunu 1965 doğumlu Polonyalı yazar Andrzej Saramonowicz 2002 yılında kaleme almış, 2006 yılında da yine kendisinin yönetmenliğinde olarak sinemaya uyarlanmış. Neşe Taluy Yüce’nin dilimize kazandırdığı oyunda rolleri Metin Coşkun, Fırat Tanış, Emre Karayel, Mert Fırat, Timur Acar, İnan Ulaş Torun ve Tuna Kırlı paylaşıyorlar. “Hangisi daha iyiydi?” sorusuna yer bırakmayacak ölçüde yüksek bir performans sergiliyorlar.

Andrzej Saramonowicz’in mezun olduğu Sinema Yüksek Okulu’nda ünlü yönetmen Andrej Wajda’nın öğrencisi olması nedeniyle olsa gerek oyunun temposu hiç düşmüyor. Burada Kemal Aydoğan’ın ustalığını da hiç kuşkusuz vurgulamak gerekiyor.

Sahne tasarımında Bengi Günay, müzikte Tolga Çebi, ışık tasarımında İrfan Varlı bundan önce Oyun Atölyesi’nde sahnelenen öbür oyunlardaki gibi başarılılar.

Tanıtım afişlerine, “Oyun cinsellik öğeleri barındırdığından 18 yaşından küçükler için sakıncalı olabilir,” diye bir not düşülmüş.

Yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde kendinize biraz zaman ayırmak, doyasıya gülmek isterseniz, gidin, “Testosteron”u izleyin. Benden söylemesi.

Şimdi gelelim testosteronun ne olduğuna…‘Testosteron’, erkeklerde testislerinde ve böbreküstü bezlerinde, kadınlarda ise yumurtalıklarında kolestrolden üretilen bir hormondur. Vücuda, sözgelimi, yaralanmalar sırasında kendisini yenilemesi, fazla yağların yakılması gibi çeşitli yararları vardır, fakat Maço-Mitos açıdan önemi hem erkek hem kadın bedeninde üretilen “erkek seks hormonu” olmasından gelmektedir. Kadınlarda erkeklerden 3-4 kat daha düşük düzeylerde olan testosteron, sperm üretimi, tüylenme, sakal çıkması, ses kalınlaşması, libido, penis büyümesi gibi erkeğe özgü olan ikincil seks karakterlerinin gelişmesinde etkili olan bir hormondur. (Daha fazla bilgi için bir ürologa başvurabilirsiniz.)

Hiç yorum yok: