1 Ocak 2011 Cumartesi

BİR ÜNİVERSİTE, BİR REKTÖR VE BİR AVUKAT - 26.12.2010

Konumuz, 11.07.1992 tarihinde 3837 sayılı yasayla Manisada kurulan Celal Bayar Üniversitesidir. Bünyesinde 5 fakülte, 4 yüksekokul, 15 meslek yüksekokulu, 3 enstitü, biri hastane olmak üzere 10 merkez ile rektörlüğe bağlı 5 bölüm bulunan CBÜde 13 bin 406sı fakültelerde, toplam 28 bin 498 öğrenci öğrenim görmektedir.

Bu üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirlidir. 1963 doğumlu olan Mehmet Pakdemirli, eski Anavatan Partisi politikacılarından Ekrem Pakdemirlinin beş çocuğundan biridir. Mühendis kökenlidir. 1993 yılından beri CBÜde görev yapmaktadır. YÖKün önerisiyle Cumhurbaşkanı tarafından 13.11.2010 tarihinde rektörlüğe atanmıştır. Çiçeği henüz burnundadır.

Rektörlük gibi önemli bir makama atanmıştır ama Cumhurbaşkanının onu layık gördüğü bu makama CBÜ senatosundaki bilim insanları layık görmemişlerdir. Seçimlerde en yüksek oyu o değil, Sayın Prof. Dr. Sema Öncü almıştır. Buna rağmen AKPnin rüzgârında pupa yelken seyreden YÖK tarafından ilk sıraya Sema Öncünün adı değil, onun adı yazılmıştır.

YÖKte de, devlette de ölçüt din-diyanet olunca tercih, laik bir bilim kadını doğrultusunda değil, eşi tesettürlü bilim adamı koca doğrultusunda tecelli etmiştir.

***

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınçın CBÜyü ziyareti nedeniyle yerleşkede baş gösteren olaylar bu tercihin AKP açısından ne değin doğru olduğunu ortaya koymuştur. Rektör, söz konusu politikacı ziyaretini protesto için bir araya gelen öğrenci topluluğunun arasına dalmıştır. Önce Türkiye Gençlik Birliği İl Başkanı Erdem Özdemire kulak verelim:

Hocam, Atatürkün Nutkunun son kuplesini okuyun.Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa edecek güç gençliktirdiyor. Türk gençliği devrimlerin ve cumhuriyetin bekçisidir. Size yetkiyi aldığımız yeri açıklıyoruz. Siz diyorsunuz ki,Ben size bu görevi vermedim?Ama diyorum ki, bu görevi sizden değil, Atatürkten aldık.

Rektör Pakdemirli: Sizler Atatürkten görev alamazsınız. Cumhuriyeti savunacaksam ben savunurum. Ben burada rektörüm. Size kalmaz bunu savunmak. Ben, size cumhuriyeti savunmak için görev vermedim. Net bir şey söylüyorum size. Siyasi slogan atarsanız kimliklerinizi toplarım. Üniversiteden atarım hepinizi. Hemen dağılıyorsunuz.

Öğrenciler dağılmışlardır.

***

İzmirde bir avukat var, adı Noyan Özkan. Bir ara baro bakanlığı da yaptı. Yıllardır tek başına bir sivil toplum kuruluşu gibi çalışıyor. Bu olaya da el atmış, Pakdemirliye, şiddet içermeyen, doğrudan barışçı demokratik protesto hakkını kullanmak isteyen üniversite öğrencilerini okuldan atmak ve polise teslim etmektehdidini içeren sözlerin evrensel temel hak ve özgürlük ilkelerine ve özellikle üniversitelerin özerkliğine aykırı olduğunu belirten bir yazı göndermiş. Altına da belki okur diye düşünce özgürlüğü ile ilgili gerek evrensel hukuk ve gerekse ulusal hukuklarda ayrıntılı düzenlemeleri eklemiş. Bu düzenlemeleri yarınki yazımda ele alacağım.

Noyan Özkan şimdi Rektör Pakdemirliden kendisine bir yanıt vermesini, yasalara aykırı olarak anlatım ve açıklama özgürlüklerini gasp ettiği öğrencilerden de özür dilemesini bekliyor.

Bence boşuna bekliyor, çünkü hak gaspı bunların doğasında var; ortak özellikleri adil olmamak, yasaları, yönetmelikleri kendi çıkarları doğrultusunda uygulatmak, işletmek. Yoksa neden akademisyen meslektaşları tarafından seçilmemişken, YÖK ve devlet tarafından rektörlük makamına atansın?

Böyle davransın, öğrencileri tehdit etsin, korkutsun, sindirsin diye o koltuğa oturtulmamış mı? Dolayısıyla kendisinden beklendiği gibi davranıyor, üstelik de bu davranışını haklı görüyor, hatta bir adım daha ileri gidip, Böyle davranmakla öğrencileri cezadan, okuldan atılmaktan kurtardım! diyor.

Hiç yorum yok: